Corona Günlükleri 5. Bölüm

Herkese merhaba.

“Corona Günlükleri” isimli yazı dizisinin beşinci bölümüyle tekrar karşınızdayım. Hatırlayacağınız gibi bu yazı dizisinin her bir bölümünde, farklı konulardaki düşüncelerimi sizinle paylaşıyorum. Bir çeşit günlük gibi yani. Her bir yazı birbirinden tamamen bağımsız olduğu için, gönül rahatlığıyla istediğiniz sırayla okuyabilirsiniz.

1. Bölüm burada: Corona Günlükleri 1. Bölüm

Bu da bundan önceki yazım mesela: Corona Günlükleri 4. Bölüm

Bugün size bahsetmek istediğim konu ise dijital çağ ile demokratik süreçler ve siyaset arasındaki ilişki. Özellikle de günümüzde, gelişen teknoloji ile beraber internet kullanımının, toplumların tüm katmanlarında giderek yaygınlaştığı bilinen bir gerçek. Sosyal medya burada normal vatandaşların kendilerini en kısa yoldan ve hızlıca ifade ettikleri bir mecra olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medya kanalları sadece sıradan yurttaşlar tarafından değil, özellikle son dönemde siyasetçiler tarafından da sıklıkla kullanılmaktadır.

Örneğin parti liderleri, başkan adayları, tanıtım ve reklam faaliyetlerinin, seçim kampanyalarının bir bölümünü artık sosyal medya üzerinden gerçekleştiriyor. Son dönemde birçok devlet başkanının kamuoyuna verdiği mesajları sosyal medya üzerinden paylaştığını görüyoruz. Hatta bu noktada önemli bir sosyal medya platformu olan Twitter’ın “Twitter Diplomasisi” adı altında uluslararası ilişkilerin önemli bir bileşeni haline geldiğine de şahit olmaktayız.*

Örneğin ABD başkanı Donald Trump dünyada sosyal medyayı ve özellikle Twitter’ı en aktif olarak kullanan siyasetçilerin başında geliyor. Elbette bu tür paylaşımlar bazen diplomaside çeşitli krizlere de yol açıyor. Örneğin hatırlayacağınız gibi Donald Trump, bir süre önce Twitter üzerinden paylaştığı bir mesajında Suriye devlet başkanı Beşar Esad’a “hayvan” yakıştırması yapmıştı.

Sosyal medya kullanımı ile siyaset arasındaki ilişkide, dikkat çekici bir boyut vardır: “Siyasal İletişim.” Zira internetin hipermetinlilik, interaktiflik ve bağlanırlılık gibi özellikleri sayesinde siyasal yaşam üzerinde ciddi bir yapılandırma potansiyeli vardır diyebiliriz.

Sosyal medya kullanımı ile yalnızca devlet başkanlarının ve ünlü siyasetçilerin değil, sıradan yurttaşların da artık seslerini giderek daha gür çıkarmaya başladıklarını ve hatta kamuoyu oluşturabildiklerini görüyoruz. Bugün sıradan vatandaşlar sosyal medya aracılığıyla karar vericilere, yöneticilere ve siyasetçilere belki de daha önce hiç olmadığı kadar kolay erişme şansına sahip. İşte bireylere tek tek ulaşabilme ve özel mesaj iletebilme şeklindeki bu özelliğe Kitlesizleştirme deniliyor.

Örneğin bundan bir süre önce, İsveç’te yaşayan Emrullah Gülüşken isimli Türk vatandaşının kızı Leyla Gülüşken, yaşadıkları ülkede Covid 19 hastalığı ile ilgili babasına gerekli tedavi sağlanamadığı için Twitter aracılığıyla yardım isteyen bir mesaj yayınlamıştı.

Bu mesaj Türkiye’de karşılık bulmuş ve 26 Nisan 2020 tarihinde kendi Twitter hesabından mesaja yanıt veren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hemen harekete geçildiğini duyurmuştur. Yakın dönemden bir başka örnek olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başlatmış olduğu “askıda fatura” uygulaması verilebilir. Buna göre vatandaşlar E-Devlet üzerinden ihtiyaç sahiplerinin faturalarını ödemişlerdir.

Benzer bir örnek olarak Ekşi Sözlük isimli internet sitesindeki yardım ve hak talepleri de verilebilir. Buradaki kullanıcılar, başlarına gelen çeşitli nitelikteki olaylardan sonra (Hukuki, ekonomik, kültürel vs.) sözlükte yaşadığı olayları detaylı bir şekilde başlık açmak suretiyle anlatıp kamuoyuna yardım çağrıları yapmaktadır.

Bu çağrılar, Ekşi Sözlük Türkiye’de en çok ziyaret edilen internet sitelerinden biri olduğu için sanal alemde yayılarak kısa sürede karşılık bulma imkanına sahiptir. Örneğin kadınlara veya hayvanlara şiddete yönelik internette paylaşılan görüntülerin ve yapılan hakaret içerikli yorumların, konu ile ilgili hukuki yaptırım süreçlerinin hızlanması üzerinde etkili olduğu bir gerçektir. Melbourne Üniversitesi profesörlerinden John Street işte tüm bu süreci “elektronik demokrasi” olarak isimlendirmektedir.

Devlet ile vatandaşın bu yakınlaşması elbette önemlidir. Ancak burada birkaç şeyin de altını çizmek lazım. Birincisi, siyasal iletişim süreci tek yanlı kalmamalı, diyaloğa da açık olmalıdır. Örneğin halkın politik konularla ilgili tartışmalara katılması sağlanmalı ve  kamusal görüşlerdeki farklılıklara mutlaka saygı duyulmalıdır.  Vatandaşların farklı alanlardaki konulara ilişkin görüşlerini, ne ölçüde dile getirebildiği bu noktada son derece önemlidir.

Demokrasinin güçlenmesi ve toplumda gerçekten çoğulcu bir mekanizmanın oluşması için bu şarttır. Aydınlanmanın ünlü filozoflarından Voltaire’nin vurguladığı gibi: “Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum. Ancak bunları serbestçe ifade edebilmeniz için canımı veririm.” Katılımın, müzakere ve istişare süreçlerinin yerleşik hale geldiği, sağlıklı bir tartışma kültürünün yer aldığı toplumlar, demokrasinin yerleşik hale gelmesini de sağlayacaktır.

Örneğin İngiltere’de, 1688 Görkemli Devrim sürecinde getirilen en önemli yeniliklerden biri dilekçe hakkıydı. Burjuva veya aristokrat sınıfından -ve hatta oy hakkı bile- olmayan sıradan vatandaşlar, bu sayede parlamentoya serbestçe dilekçe verme, fikirlerini beyan etme, şikayetlerini iletme hakkına kavuşmuşlardı. Aradan yüzyıllar geçti, dünya değişti, değişmeye devam ediyor. Örneğin içinden geçtiğimiz bu Covid 19 pandemi sürecinde, bir süredir yüz yüze eğitimi bırakmak zorunda kalan üniversitelerde, artık öğrencilerin örneğin bir sınava itiraz için attıkları mailler, yazılı dilekçe olarak kabul ediliyor. Nereden nereye, öyle değil mi?

Sağlıklı günler.

Burada “Corona Günlükleri” yazı dizisinin altıncı bölümü var: Corona Günlükleri 6. Bölüm

Burada da ilgilenenler için “Avrupa Birliği Ne Yapmak İstiyor” başlıklı yazım var: Avrupa Birliği Ne Yapmak İstiyor?

Kaynaklar ve okuma önerileri:

*Ali Şevket Ovalı, “Türkiye-ABD İlişkilerinde Twitter Diplomasisi”, https://www.uidergisi.com.tr/uploads/yazilar/5667-65-6-pdf.pdf

Süleyman Karaçor, “Yeni İletişim Teknolojileri Siyasal Katılım Demokrasi”, Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 2, 2009

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.