Vasa Gemi Müzesi
Herkese merhaba!
Kısa bir süre önce, Limonata’da, Vasa gemi müzesi ile ilgili bölümü seyredince, Gezivita seyahat bloğunda burası ile ilgili ayrı bir yazı olması gerektiğini düşündüm ve sizler için bu yazıyı hazırladım.
Kavram karmaşasını ortadan kaldırmak adına, birkaç şeyi açıklayayım önce. Limonata, Ayhan Sicimoğlu’nun Bein İz’de yayınlanan gezi programının ismi. Peki Vasa ne demek? Vasa, 1628 yılında çıktığı ilk seferde batan bir geminin ismi.
Vasa Müzesi İsveç’te yer alıyor ve Stockholm gezilecek yerler denince akla gelen ilk mekanlardan biri.
Burası Vasa gemi müzesi olarak da biliniyor çünkü az sonra göreceğiniz gibi, aslında müzede sergilenen tek bir eser var: gemi.
Vasa Müzesi
Evet, Vasa Müzesi Stockholm’de görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda geliyor dedik. (Daha geniş kapsamlı Stockholm gezi notları için bu yazıma bakabilirsiniz => Stockholm Gezi Rehberi )
Vasa Müzesi, Eylül-Mayıs ayları arasında her gün 10:00-17:00, Haziran-Ağustos ayları arasında ise her gün 08:30-18:00 saatleri arasında açık.
Vasa gemi müzesi giriş ücretleri ise aşağıda. 18 yaş altına ücretsiz denmiş ama bu çok büyük bir ihtimalle sadece AB vatandaşları için geçerlidir. Çocuklu Türk aileler pek sevinmesin derim. 🙂 Yine de gidince bir sorarsınız.
Yukarıdaki listede, fiyatların yanında yazan SEK, İsveç Kronu demek. Buradan da anlaşılacağı üzere, ülkede Euro değil İsveç Kronu kullanılıyor.
Buraya giriş Stockholm Pass ile ücretsiz. Stockholm Pass hem Stockholm şehir içi ulaşımda kullanabileceğiniz, hem de Stockholm gezilecek yerler içinde yer alan kimi mekanlara ücretsiz giriş yapabileceğiniz bir şehir kartı. (Detaylar için buraya bakabilirsiniz: Stockholm Pass)
17. yüzyılın ortalarına yaklaşırken, tam tarih olarak 1628 yılında, çıktığı daha ilk yolculukta batan ve gördüğünüz zaman, böyle bir şey üstelik ilk deniz seferinde battığı için daha da üzülmenize yol açacak olan devasa gemi, işte burada yer alıyor: Vasa gemi müzesi.
Vasa Gemi Müzesi
Gemi, Bodrum Kalesi içinde kimi kısımları sergilenen Uluburun Batığını anımsatıyor bir parça.
Denizin altında üç yüz yıldan fazla süren bir bekleyişin ardından, 1961 yılında keşfedilmiş. Tarihsel açıdan bakıldığında, gerçekten büyük bir başarı örneği. Takdir edilesi.
17. yüzyılda denizcilik alanında başı çeken iki ulus Hollandalılar ve İngilizlerdi. Özellikle de gemi yapım sanatında iyice uzmanlaşmış olan Hollandalı denizci ve mühendisler, o dönem İsveç’teki tersanelerde bol bol görev almışlardır.
Müzede bununla ilgili çeşitli tablolar ve açıklamalı bilgi notları göreceksiniz.
Vasa müzesinde sergilenen bu dev kahverengi geminin çok önemli bir özelliği daha var. Zira batığın tamamına yakını orijinal parçalardan oluşuyor. Yani sefere çıkan ve batan geminin neredeyse ilk hali diyebiliriz.
İşlemeler, kullanılan malzemeler ve gemi mimarisi, dikkatlice baktığınızda rahatça sizin de aklınızı başınızdan alacaktır.
Müzenin içinde, geminin içinden çıkan kimi parçalar da ayrıca sergileniyor. Buraya iki saat ayırırsanız son derece uygun düşer diye düşünüyorum…
Vasa Müzesi
Bu müze bana, Stefan Zweig’ın öyküsünde geçen şu bölümü hatırlattı:
Pruvayı saran beyaz köpükler hışırtıyla süzüldü. Çok geçmeden geminin kahverengi gövdesi sanki soluk alır ve yaşar gibi dalgaların üzerinde inip kalkmaya başladı ve şişmiş yelkenlerle limandan çıkan kalyon, yönünü dosdoğru açık ve sonsuz denize çevirdi.
(Stefan Zweig, Gömülü Şamdan, Çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017, s. 43)
Stefan Zweig ile ilgili yazılmış bir yazım için buraya bakabilirsiniz: Stefan Zweig ve Sürgün
Evet, yakın bir zamanda Stockholm’e giderseniz, Vasa Müzesine uğramayı unutmayın!
Kültür & sanat ve gezi yazılarıyla öne çıkan Gezivita’yı takip etmeyi ihmal etmeyin. Siteye sürekli güncel yazılar eklenmektedir.
Burada da bir başka gezi yazım var: Bologna’da Bir Gezinti
Sevgiyle ve geziyle kalın.