Arter İstanbul
Herkese merhaba.
Bugün sizi İstanbul’un seçkin sanat müzelerinden biriyle tanıştırmak istiyorum: Arter İstanbul. İstanbul Bienali için birkaç farklı mekanı ziyaret ettikten sonra, daha önce hiç gitmediğim bir yere gitmeye karar verdim ve soluğu Arter’de aldım.
Peki Arter İstanbul nerede? Arter İstanbul ulaşım açısından son derece kolay bir yerde aslında. Taksim’de, hava alanına giden shuttle otobüslerin kalktığı yerden, Tarkan’ın o muhteşem şarkısında söylediği gibi, salına salına sinsice, 15-20 dakikalık bir yürüyüşle kolayca buraya ulaşabilirsiniz.
Arter İstanbul Dolapdere’de yer alan çok katlı bir müze. (Dolapdere demişken, Dolapdere Big Gang’i de anmadan olmaz, bir ara dinleyin lütfen!) Vehbi Koç Vakfına bağlı.
İçerisi oldukça hoş bir biçimde dekore edilmiş. Tam sevdiğim şekilde, minimalist ve sade. Küçük bir kütüphanesi ve kafesi var. Binanın her bir katında farklı bir sergi yer alıyor. Sergilerin küratörleri de farklı haliyle.
Ben en üst kattan başlayarak aşağıya doğru sırayla gezmeyi tercih ettim. Ancak şimdi size müzedeki sergileri sürelerine bağlı olarak açıklamak istiyorum. Galeri 3 ve 4’te yer alan “Locus Solus’un” küratörü Selen Ansen. Buradaki eserleri yıl sonuna dek görebilirsiniz. Yani son tarih 31.12.2022
Eda Berkmen’in küratörlüğünü yaptığı “Koyun Koyuna”, müzenin hemen giriş katında yer alıyor. Buradaki sergi 2023 yılının ocak ayının sonuna dek sürecek. Son tarih 29.01.2023
Galeri 1 ve 2’de yer alan ve Emre Baykal’ın küratörlüğünü yaptığı, “Oyun Bu” başlıklı grup sergisi ise 9 Nisan 2023’e dek görülebilir. Müzedeki en uzun süreli sergi bu.
Müzedeki sergileri gezerken oldukça hoşuma giden yapıtlarla karşılaştım. En çok ilgimi çekenler, daha çok “Oyun Bu” salonunda yer alan eserler oldu mesela.
Sergide; halı ile kaplı basketbol toplarını, yirmi sekiz adet deri ceketten oluşan “Maymun Dansı” isimli eseri, “Skora Koş” isimli metal konstrüksiyon basketbol potasını, “Hiç Tereddüt Etmeden” isimli lego parçalarından oluşan ok ve yayı, “Oyun Sonu; Veya İyi, Kötü ve Yalnız” isimli satranç tahtasını, “Dönüş Yok” isimli bisikletleri beğendim en çok.
Sanat yapıtları, onu meydana getiren sanatçının niyetinden bağımsız ve farklı olarak, eseri inceleyenler için elbette sınırsız ve öznel bir imgelem ve deneyim yaratıyor. Sanatın en güzel yanlarından biri de bu bence.
Deri ceketleri birbirine iliştirerek meydana getirdiği “Maymun Dansı” isimli eserinde sanatçı Asta Göring, kapitalist sistemin küresel ağlar üzerinden işleyişini göstermeye çalışmış. Eseri incelerken benim de aklıma önce Fordist üretim, hemen ardından Cogito dergisinde okuduğum şu pasaj geldi mesela:
Benjamin’in diliyle söylersek, modern dönemde insan halesini yitirmiştir. İnsan teki, özgünlüğünü, biricikliğini kaybetmiştir. Mekanik yeniden üretim çağında her özne bir diğerinin aynısıdır.
Aynı şeyleri yiyen, aynı şeyleri içen, aynı şeyleri dinleyen, aynı şeyleri seyreden özneler aynı şeyleri düşünmeye, aynı şeyleri hissetmeye başlamıştır. Herkes aynıdır. Herkesin aynı olduğu yerde kimse kalmamıştır.
Besim F. Dellaloğlu, “Bir Giriş: Adorno Yüz Yaşında”, Cogito, Sayı 36, Yaz 2003, s. 21-22
“Skora Koş” isimli eser, doğa ve spor arasındaki ilişkiyi anımsattı. Gabriel Vanga’nın “Hiç Tereddüt Etmeden” isimli eserine bakarken, insanın icat ettiği en eski silahlardan biri olan ok ve yayın, legolar ile oluşturularak zararsız hale getirilmesi üzerine düşündüm ben de.
Vanga bu eserinde şiddet ve savaşa duyulan eğilimin çocukluktan itibaren nasıl normalleştirildiği üzerinde de duruyor. Açıkçası son derece basitmiş gibi görünen bu eseri incelerken, ben de dünyanın Immanuel Kant’ın düşüncelerinden beslenen çok daha fazla insana ihtiyacı olduğunu bir kez daha derinden hissettim…
Normalden çok daha uzun bir şekilde tasarlanmış olan satranç masasıyla Luchezar Boyadjiev, sanatta sondan bahsetmenin zor olduğuna ve farklı oyun ihtimallerinin yaratılabileceğine işaret ediyor.
(Konusu satranç olan The Quenn’s Gambit isimli dizi hakkında şöyle bir yazı yazmıştım, ona da yeri gelmişken göz atabilirsiniz: The Queen’s Gambit ve Satranç)
Sanatçı Sai’nin kafa kafaya getirilip metal aksamların birbirine kaynatılmasıyla oluşturulmuş eseri “Dönüş Yok” ise gerilim ve çatışmayı simgeliyor. Üç tekerlekli olmasına rağmen bu bisikletin hiçbir yere gidememesi, hayatta iş birliğinin önemini vurguluyor adeta.
Arter İstanbul
Giriş katında yer alan “Koyun Koyuna” sergisi ise tam anlamıyla kediseverler için. Bu bölümdeki yapıtlar, uyku ile bağlantılı olarak; kucaklanma, mahremiyet, teslimiyet, ilerleme gibi konular etrafında toplanmış durumda.
(Bundan bir süre önce, kendi kendime “Acaba bu kediler neden sürekli uyuyor?” diyerek merak etmiş ve Evrim Ağacındaki şu yazıyla merakımı gidermiştim. Size de tavsiye ederim: Kediler Neden Çok Uyur?)
Peki ARTER İstanbul hangi günler açık? Arter pazartesi hariç haftanın her günü 11:00-19:00 saatleri arasında açık. 24 yaş altı gençlere giriş tamamen ücretsiz.
Perşembe günleri ise saat aralığı olmaksızın, her yaştan sanatsevere ücretsiz. Arter İstanbul Perşembe günleri saat 20:00’ye kadar ziyaret edilebilir. Arter İstanbul bilet fiyatları tam 30 TL, 65 yaş üstü olanlar, öğretmenler/öğretim üyeleri için ise indirimli 15 TL.
Galerilere girer girmez, eserlerin tanıtıldığı broşürlerden bir tane almayı ve bilgileri okuyarak eserleri incelemeyi unutmayın! Çok güzel bilgi broşürleri hazırlamışlar.
Basketbol ile ilgili bu kadar ilginç eseri bir arada gördükten sonra, bir basketbol maçına gitmem adeta kaçınılmaz hale gelmişti doğrusu. Müze gezisinin akşamında Sinan Erdem Spor Salonundaydım.
Yeni ismiyle Anadolu Efes, benim jenerasyondan olan hemen herkes içinse ismi Efes Pilsen olarak kalacak basketbol takımının maçındaydım. (Ekşi Sözlük bakınızı: Petar Naumoski ve Efes Pilsen Hücumu)
Son iki yılın şampiyonu Efes, Euro lige galibiyetle başlarken, benim üzerimde, aynı gün içerisinde hem güzel bir müzeyi gezmenin, hem de bu galibiyetin keyfi vardı. Siz de bir hafta sonu, en azından bir tatil gününüzün birkaç saatini Arter İstanbul’a ayırmayı ihmal etmeyin lütfen. Beğeneceksiniz.
İstanbul’dan bir başka seçkin müze önerisi için bu yazıma bakabilirsiniz: Pera Müzesi
Diğer yazılarımda tekrar görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve sanatla kalın.
Arter yazınızın harikulade olduğunu söylemek isterim. Bence diğer tüm yazılarınız gibi incelikle tasarlanmış, detaylandırılıp, sıkıcı halden tamamen uzak, bir solukta okunabilen hem bahsi geçene hem de iştirakçi alıntılarına karşı müthiş merak uyandıran bir yazı olmuş.
Tebrik ve teşekkür ederim.
Hocam merhaba, çok teşekkür ederim ince yorumunuz için. Çok mutlu oldum. Bloğun kapıları, sizin güzel yazılarınıza da her daim açıktır. Selamlar, sevgiler.