Alaçatı Gezi Notları
Herkese merhaba!
2024 yazını suya değmeden bitirmemek adına, eylül ayının sonuna doğru kısa bir tatil için Alaçatı’ya gittim.
Bu benim Alaçatı’ya ilk gidişimdi. Zaten sürekli gündemde olan bir yer olduğu ve bu yüzden çok merak ettiğim için tercih ettim burayı.
İyi ki de gitmişim diyorum. Pişman olmadım. Bir kez daha gider miyim? Neden olmasın?
Ancak buradan memnun ayrılmak için bazı önemli detaylara dikkat etmek gerekiyor!
İşte bu yazımda size Alaçatı gezilecek yerler başta olmak üzere, orada gördüklerimi, dikkatimi çekenleri anlatacak ve sizinle Alaçatı gezi yorumlarımı ve Alaçatı gezi tavsiyelerimi paylaşacağım.
Bunlar arasında, Alaçatı otel önerilerinden tutun da, Alaçatı’ya ne zaman gidilir, Alaçatı’da ne yenir sorusuna kadar, aklınıza takılabilecek her şey var. Yani özetle Alaçatı gezi rehberi diyebilirim.
Önce Alaçatı’ya nasıl gidilir sorusundan başlayalım isterseniz.
Alaçatı’ya ulaşım için ben size hava yolunu önermek istiyorum. İstanbul Yeni Havaalanından İzmir Adnan Menderes Havaalanına uçuş, ortalama bir saat sürüyor.
Havaalanından çıkar çıkmaz; Urla/Alaçatı/Çeşme, Selçuk/Kuşadası, Aydın gibi farklı istikametlere giden shuttle minibüsleri göreceksiniz zaten. Bunların saatleri değişken.
Gördüğünüz gibi, Urla/Alaçatı/Çeşme ve Selçuk/Kuşadası yönüne giden araçlar daha sık sefer yapıyor.
Alaçatı Gezi Rehberi
Adnan Menderes Havaalanından kalkan shuttle, bir buçuk saate yakın bir sürede Alaçatı’ya varıyor. Ancak unutmayın, ilk durak Urla. Sonra Alaçatı ve en sonunda da Çeşme. Urla’dan sonra Alaçatı terminali çok uzak değil zaten.
Tek yön shuttle ücreti 330 TL. (2024 Eylül fiyatıdır.) İster nakit ister kartla ödeyebilirsiniz.
Alaçatı’ya geldiğiniz zaman da, kalacağınız yere göre, ister taksiye ister minibüse binebilirsiniz.
Alaçatı terminali, hiç abartmıyorum, İstanbul’un herhangi bir semtinin ortalama büyüklükteki bir çocuk parkından bile daha küçük diyebilirim.
Ya da ben Alaçatı’yı gözümde gerçekten biraz fazla büyütmüşüm, bilemiyorum…
Düşünün, terminale vardığım zaman, Havaş yazıhanesinde görevli bile yoktu. Kapı duvar. Hatta dönerken buraya geldiğimde de yine hiç kimse yoktu yazıhanede… Hani bir soru falan sormak isteseniz hiç kimseyi bulamazsınız.
Bir an için, “Acaba shuttle hizmeti bitti mi?” diye düşünmedim değil… (Çünkü birazdan ayrıntıları okuyacaksınız, Alaçatı kelimenin tam anlamıyla “sezonluk” çalışan bir yer. Yani sezon dışında burası adeta ölü gibi. Ruhlar aleminden Ferruh geldi aklıma.)
Zaten dönerken, buradan shuttle’a binen sadece üç-dört kişiydik. Neyse ki araç zamanında geldi, zamanında kalktı ve Urla’da yolcu sayısı biraz daha arttı.
Ancak burada bir şeyin altını çizmek isterim!
Böyle anlattığıma aldanmayın. Yoğun sezonda, bu shuttle’larla hava alanına gitmek pek de kolay olmuyor ve bu küçük terminal ağzına kadar dolu oluyormuş.
Evet tahmin ettiğiniz gibi, yoğun sezonda bu araçlarda yer bulmak gerçekten çok zor. Çünkü yoğun sezon demek çok çok fazla insan demek.
Bu yoğun sezon kısmına da birazdan ayrıntısıyla değineceğim.
Alaçatı Gezi Notları
Peki Alaçatı’da nerede kalınır? Ben, Alaçatı’ya çok yakın bir mesafede yer alan, Çeşme’ye bağlı bir mahalle olan Ilıca‘da kaldım.
Evet biliyorum, Alaçatı butik otel bakımından çok zengin bir yer ama benim kaldığım Kiraz Otel gibi, sade, gösterişsiz ama temiz oteller de bulabilirsiniz bu civarda.
Bunların en büyük avantajı, konaklama ücretlerinin nispeten uygun oluşu. Üstelik çoğu da aynı Alaçatı butik oteller gibi oda+kahvaltı şeklinde hizmet veriyor.
Ilıca, Alaçatı’ya minibüsle 5, yürüyerek 25-30 dakika mesafede. Çeşme ise biraz daha uzak.
Ilıca’dan Çeşme’ye yürüyerek gidemezsiniz mesela. Ilıca’dan Çeşme ise minibüsle yaklaşık 15 dakika sürüyor. Yani gerçekten çok yakın. Günübirlik Çeşme yapılabilir örneğin.
Alaçatı’dan minibüsle Çeşme’ye gittiğinizi farz edersek, buna bir on dakika daha ilave edebilirsiniz. Yani toplam 25 dakika.
Ilıca bölgesinde de, sayıca çok az olmakla birlikte, aynı Alaçatı’da olduğu gibi butik oteller var aslında.
Üstelik bunlardan bazıları denize sıfır. Hatta Ilıca’daki butik oteller ile Alaçatı butik oteller arasındaki en büyük farklardan biri de bu.
Alaçatı’da ise dediğim gibi, istemediğiniz kadar çok butik otel var…
Eğer kendi arabanızla geldiyseniz, o zaman işiniz çok daha rahat aslında. Konaklamak için; ister Çeşme’yi, ister Ilıca’yı isterseniz Alaçatı’yı seçebilirsiniz.
Çünkü üstte bahsettiğim minibüsler sadece belli bir vakte, gece 12’ye kadar çalışıyorlar.
Yani araçla buraya gelenlere önerim, konaklama için kendilerini Alaçatı butik oteller ile sınırlı tutmaması.
Bunlar, hem yüksek sezonda çok pahalı hem de dediğim gibi denize yürüme mesafesinde konaklamak da yabana atılır bir fark değil doğrusu.
Zaten aracınız varsa istediğiniz yere istediğiniz zaman rahatça gidip gelebilirsiniz.
Ben Alaçatı konaklama için Kiraz Otel’i öneriyorum.
Bir aile işletmesi, kahvaltısı yeterli, odaları temiz, fiyatı uygun. Daha ne olsun?
Ilıca’da neredeyse denize sıfır konumuyla bir de butik otel önerim var size: Marge Boutique Hotel. Burası dekorasyonu ve temizliğiyle öne çıkan, minik de olsa bir havuzu da bulunan butik bir otel.
Oda sayısı fazla değil ama odaları ferah ve güzel. Deniz ve Ilıca plajı, sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesinde…
Alaçatı Gezi Rehberi
O zaman gelelim, Alaçatı’ya ne zaman gelinir? sorusuna. Şu yoğun ve düşük sezon meselesini netliğe kavuşturalım hemen.
Aslında, ben önce isterseniz Alaçatı’ya ne zaman gelinmez sorusuna yanıt vereyim, cevabımız da kendiliğinden ortaya çıkmış olsun böylece.
Alaçatı’da konuştuğum her kim varsa, buranın temmuz ve ağustos aylarında korkunç derecede kalabalık olduğunu söyledi bana.
İğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalığın olduğu bu zaman diliminde, Alaçatı’nın o şirin sokaklarında, meşhur çarşısında yürümek dahi mümkün olmuyormuş. Yani bir nevi çile…
Tahmin edebiliyorum çünkü gittiğiniz zaman siz de göreceksiniz, Alaçatı sokakları gerçekten çok dar.
Temmuz ve ağustos ayları, bu aşırı kalabalıktan sebep, hem alacağınız hizmetlerin kalitesini düşüreceği, hem normalden daha pahalı olacağı hem de konfor alanınızı son derece daraltacağı için, buraya gelmeyi tercih etmemeniz gereken döneme karşılık geliyor sizin anlayacağınız…
Peki bu noktada benim size tavsiyem ne olur?
Hiç şüphesiz, eylül ayının başları, mümkünse ilk haftası veya mayıs/haziran ayı. Haziran ayında da çok geçe doğru kalmayın derim.
Eylülün başı diyorum çünkü burada çoğu yer sezonluk çalışıyor.
Şimdi, shuttle kısmında bahsettiğim şu sezonluk meselesine gelelim.
Şöyle birkaç örnek vereyim size hemen.
Ilıca’da yer alan Macro Center, eylül sonu itibariyle faaliyetlerine son veriyor. Yani yaz sezonu yeniden açılıncaya dek tamamen kapanıyor.
Bunun yanı sıra Alaçatı çarşısındaki bazı mekanlar, cafeler ve lokantalar da aynı şekilde. 1 Ekim itibari ile faaliyetlerine tamamen son veriyorlar. (Alaçatı’daki tüm mekanlar böyle değil elbette.)
Yani burada çoğu iş sezonlukmuş meğer. İlk anda bana da biraz tuhaf geldiğini itiraf etmeliyim.
Koskoca Macro Center’ın pat diye tamamen kapanmasını biraz yadırgadım doğrusu. Ama durum bu. (Çok da endişelenmeyin, Migros başta olmak üzere sürekli açık başka marketler var.)
Mayıs ayının başında gelirseniz, yine çok rahat edeceğinizi düşünüyorum ben.
Nitekim Alaçatı hava durumu bize bu konuda yüce gönüllülüğünü gösteriyor.
Gördüğünüz gibi, Alaçatı’da temmuz ve ağustos ayları demek, kavurucu sıcaklar demek.
Sıcaklarda kavrulmak yerine, size önerdiğim bu aylarda da, son derece güzel ve insanı hiç rahatsız etmeyen bir havada denize girebilir, kumun, güneşin, kısacası Alaçatı tatilinin tam anlamıyla keyfini çıkarabilirsiniz.
Üstelik gündüz plajda daha az kişiyle, kalabalıktan uzak güneşlenerek, akşam Alaçatı sokaklarında rahatça dolaşarak…
Alaçatı Gezi Rehberi
Alaçatı gezilecek yerler bakımından çok zengin sayılmaz aslında. En bilinen yeri Alaçatı Yel Değirmenleri diyebilirim. Gün batımını izlemek ve fotoğraf çektirmek için ideal bir nokta.
Bunun dışında Alaçatı taş evleri ve bu evlerin yan yana sıralandığı tatlı sokaklarıyla meşhur. Abartmıyorum, saatlerce dolaşabilirsiniz bu sokaklarda. Ben dolaştım…
En çok hoşuma giden şey, bu Alaçatı evlerinin mimarisi oldu. Hepsi tek katlı. Büyük şehirlerde apartman görmeye o kadar alışmışız ki, Alaçatı taş evleri görende çölde bir vaha etkisi yaratıyor diyebilirim rahatlıkla.
Evlerin duvarlarından süzülen mis kokulu çiçeklerin kokusu, daldığınız rüyadan uyanmayı daha da güçleştiriyor…
Yoğun olmayan bir dönemde, bu taş evlerin olduğu sokaklarda yürümek, butik kafelerden birinde oturup soğuk bir şeyler veya şarap içmek harika bir duygu…
Çok güzel pastane ve fırınlar da var Alaçatı’da. Çeşit çeşit tatlılar, kurabiyeler, kekler… Yeter ki sokaklara dalın ve o güzelim sokaklarda kaybolun içinizden geldiği gibi…
Etrafta çok sayıda meyhane var. Bunu zaten eminim hepiniz duymuşsunuzdur. Ancak Alaçatı sadece meyhanelerden ibaret değil kesinlikle. Harika dükkanlar keşfettim ben sokaklarda gezerken…
Şimdi size bunlardan üç tanesinden bahsedeceğim.
Alaçatı Gezilecek Yerler
Bunlardan birincisi bir sanat galerisi: Art Shop Alaçatı isimli dükkan.
İçinde nefis tablolar var. Duvarlar harika sanat eserleriyle süslü. Satın almak zorunda değilsiniz elbette. Bir göz atmak, selam vermek için bile girilir.
Yeri çok merkezi olmasına rağmen, Google haritalarda bulmakta bir hayli zorlandım. Siz de zorlanmayın diye haritanın resmini bırakıyorum.
Hemen bitişiğinde yer alan Kırmızı Ardıç Kuşu ve Traktör Alaçatı isimli mekanları aratarak da bulabilirsiniz buranın yerini Google Haritalarda…
Bu arada bu iki mekan da durup dinlenmek, bir şeyler içip serinlemek adına ideal, aklınızda olsun.
İkinci dükkanın ismi Ganjo. Kedi ismi gibi, öyle değil mi? Ganjo Alaçatı, takı ve aksesuar satılan butik bir dükkan. Küçük ama çok fazla değişik ürün var.
İstanbul’da buna benzer ürünler satan yer çok, farkındayım. Ama İstanbul’da hiçbir yerde bulamadığım şu el yapımı nefis bilekliği burada buldum ben:
Son durak ise Ömer Abinin ufak ama sevimli kitabevi. Yeri Alaçatı’nın tam merkezinde.
Alaçatı Dost Kitabevinin sahibi olan Ömer Önal ile Alaçatı Çarşısında herkes gibi aylak aylak dolaşırken tanıştım.
Kitapların dizili olduğu bir raf görmüşüm, durur muyum hiç? Konu kitaplar olunca koyu bir sohbete daldık Ömer abiyle.
Yukarıda belirttiğim gibi, Alaçatı’nın sadece meyhanelerle anılmasından o da şikayetçi. “Alaçatı’da doğru dürüst bir kitapçı yok” diyor. Açılanlar da kısa bir zaman sonra kapanıyormuş. Sanırım şu an Alaçatı’nın tek kitapçısı o.
“Bir ara İstanbul’dan, Kırmızı Kedi Yayınevinden geldiler, dükkan baktılar ama sonra ses seda çıkmadı” dedi bana.
Dükkanı gezdim. Son derece ufak olmasına rağmen, ilginçtir, çok farklı yayınevine ait kitaplar bulunuyor Ömer Abinin kitapçısında.
Yani açıkçası, daha sınırlı sayıda seçenekle karşılaşacağımı düşünmüştüm doğrusu…
Ömer abi ben ayrılmadan önce; “Kadınlar erkeklerden daha çok kitap okuyor burada, inan bana” dedi.
İnanırım. Ne diyelim, keşke herkes okusa! (Hazır kitap demişken, okuyup beğendiğim on farklı kitabı tanıttığım şu videomu da seyredebilirsiniz => Okuduğum Kitaplar)
Alaçatı Gezi Notları
Peki Alaçatı’da ne yenir?
Birkaç tane ev yemekleri yapan yer var. Bunlardan biri Rasim Usta Ev Yemekleri. Yemekleri lezzetli, fiyatlar burası için normal. Tavsiye üzerine tas kebabı yedim, beğendim. İstanbul’dan tek farkı, biraz porsiyonlar küçük.
Rasim Usta Google Yerler’de kendisine düşük puanlar verenlere içerliyordu ben yemeğimi yerken. Ben beş yıldız verdim. Rasim Usta’nın dükkanının olduğu yerde çok sayıda dondurmacı var.
Kimisinde topu 40, kimisinde 50 lira. Artık hangisi hoşunuza giderse denersiniz. Benim için dondurma dondurmadır.
Alaçatı sokaklarını gezerken, ilk anda dikkatinizi çekmeyecek şekilde bir avlunun içinde konumlanmış olan Salkım Söğüt Alaçatı da tavsiye edebileceğim yerlerden.
Fiyatlar hakkında bir fikir vermesi açısından, bu restoranın içki menüsünü de buraya bırakıyorum.
Ilıca’da ise size önerebileceğim tek bir yer var: Kırçiçeği Restoran.
Lahmacun, kebap, tavuk, döner, salata, tatlı, ne yerseniz yiyin, hepsi mi bu kadar lezzetli olur? Ilıca’ya giderseniz mutlaka buraya da uğrayın.
Buraya da tereddütsüz beş yıldız verdim.
Alaçatı otları ve Alaçatı Ot Festivali ile meşhur. Sağlık ve lezzet turizmini bir araya getiren bu festival de her yıl düzenleniyormuş. Detaylar için Çeşme Belediye’sinin sayfasına bakabilirsiniz: Alaçatı Ot Festivali
Hala hiç denizden bahsetmedik farkındaysanız. Unutur muyum?
Öyleyse biraz da Alaçatı plajları, Alaçatı beach konularından bahsedelim hemen.
Ilıca Plajı oldukça uzun. Buranın suyu son derece berrak ve sığ.
Aynı Patara gibi, ilerlemenize rağmen su hemen derinleşmiyor. Yosun diye bir şey yok zaten. Denizin dibi tamamen kum. Sadece yer yer çakıllar var, o kadar.
Ilıca Plajında zaman zaman rüzgar esiyor, böyle anlarda deniz hafif dalgalı oluyor. Onun dışında deniz deyim yerindeyse çarşaf gibi. Özellikle de sabah erken saatlerde giderseniz…
Ilıca Plajının en güzel yanı, kendi şemsiyenizi ve sandalyenizi getirip oturabiliyor olmanız. Girişi ücretsiz olan halk plajının belediyeye ait şezlongları da var. Kişi başı 200 TL.
Ancak ben size Ilıca Plajında son derece güzel bir beach önermek istiyorum: Magosa Beach. Onunla ilgili tüm detayları bu yazımda bulabilirsiniz => Magosa Beach
Alaçatı Gezi Rehberi
Ilıca Plajında çok fazla dalga ve rüzgar yok dedik.
Ancak bildiğiniz gibi Alaçatı rüzgar sörfü ile meşhur bir yer. İşte Ilıca Plajından Yıldızburnu tarafına doğru yürüyünce işin rengi birden değişiyor.
Burası çok daha fazla rüzgar alan bir yer. Dolayısıyla deniz bir hayli dalgalı. Zaten ben oradayken bu kısımda denize giren hiç kimse yoktu.
Hatta Arkas Çeşme Yelken Spor Kulübü de burada bulunuyor.
Ancak bu tarafta herkesçe bilinen çok meşhur bir yer var: Sıcak Su. “Alaçatı Sıcak Su” diye de geçiyor. Hani, bu bölgede kime sorsanız gösterir zaten.
Ilıca Sıcak Su, Yıldızburnu’nda, Ilıca’ya adını veren sıcak su kaynağının olduğu yer. Buranın etrafı kayalarla çevrili olduğu için, az önce bahsettiğim dalgalardan ve rüzgardan eser yok.
Şayet yoğun sezon dışında ve hafta içi giderseniz, son derece sessiz bir ortamda sıcak suyun keyfini çıkarabilirsiniz. Evet gerçekten de denizin içinde, fotoğraflarda gördüğünüz gibi, özellikle de daha çok kayalara yakın olan kısımda su adeta hamam gibi.
Artık ne kadar doğrudur bilemiyorum, ancak burası termal su olarak çoğu insan tarafından sağlık ve şifa bulmak amacıyla tercih ediliyormuş.
Ilıca Plajının suyu da zaten soğuk değil, son derece ılık. Ama bu kısım gerçekten adı gibi sıcak su.
Peki Alaçatı’da kaç gün kalınır? Ben, Alaçatı tatili için 3-4 günün yeterli olabileceğini düşünüyorum.
Evet, Alaçatı gezilecek yerler, Alaçatı gezi notları olarak aklımda kalanları, aldığım notları, kişisel yorumlarımı, çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaştım bu yazımda.
Bir başka yazımda tekrar görüşünceye dek, şimdilik hoşça kalın ve bu yazımı faydalı bulduysanız, lütfen alta bir yorum bırakmayı unutmayın. Sevgiler!
Okumak isteyenler için birkaç yazım daha burada: