İstanbul’u Dolaşırken

John Freely ile İstanbul’u Dolaşırken

Herkese merhaba!

John Freely… Bu ismi ilk defa, bundan yıllar önce İZ TV’de bir belgesel izlerken duymuştum.

Boğaz kıyılarında gezinen ufak bir teknede, tip olarak Heidi’nin dedesini andıran, beyaz sakallı, tonton, temiz yüzlü bir kişi, oldukça hoş diyebileceğimiz aksanlı Türkçesiyle ekran başındakilere İstanbul’u anlatıyordu.

İtiraf etmek gerekirse biraz şaşırmıştım. Öyle ya, İlber Ortaylı’yı, Halil İnalcık’ı tanıyorduk fakat bu sevimli ihtiyar da kimdi?

John Freely

John Freely

İnternette kısa bir araştırma faslından sonra, kendisinin İstanbul ve Türkiye aşığı bir insan olduğunu öğrendim. Dahası, İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili birçok kitabın yazarı olmasına karşın, kendisi aslında fizik profesörüydü!

1926 yılında New York’ta dünyaya gelen Freely, İstanbul’a ilk kez 1960 yılında Robert Kolej’de fizik öğretmenliği yapmak için geliyor.

O yılın Eylül ayında, yanında eşi ve üç çocuğuyla İstanbul’a ayak bastığında, New York Üniversitesinde fizik doktorasını henüz tamamlamış, 34 yaşında genç bir adam John. 1976’ya kadar burada kalıyor.

Daha sonraları Boğaziçi Üniversitesinde astronomi ve bilim tarihi gibi dersler de verecek olan Freely, ilk ve belki de en meşhur kitaplarından birini, 1972 yılında Hilary Sumner-Boyd ile birlikte yazıyor: Strolling Through İstanbul. Türkçesi: “İstanbul’u Dolaşırken”

Kitabın ilk basımının önsözünde yazarlar, iki eseri sık sık alıntıladıklarını belirtmiş. Ben de ilgilenenler için ekstra bir bilgi olarak bunları burada paylaşmak istiyorum.

Bu yazarlardan ilki Pierre Gilles, diğeri ise bizim için çok tanıdık bir sima: Evliya Çelebi. Gilles’in; The Topography of Constantinople ve The Thracian Bosphorus, Çelebi’nin ise Seyahatnamesinden bol bol faydalanmışlar.

kariye-muzesi

Kariye Müzesi, İstanbul

Benim, Freely’nin şu ana dek iki kitabını okuma şansım oldu: “Evliya Çelebinin İstanbulu” ile “Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi” İkinci yazdığım kitabın İngilizce versiyonu da var. Yabancı arkadaşlarınız varsa, hediye olarak düşünülebilir.

Uzun yıllar sonra Türkçeye ancak çevrilebilen Strolling Through İstanbul’u ise geçenlerde satın aldım. Birinci basımı Ağustos 2011, benim elimde tuttuğum ikinci basımı ise Mayıs 2013 tarihli.

İnternetteki yorumlarda, Türkçeye Yelda Türedi tarafından çevrilen bu kitabın pek de kolay bulunamadığını okumuştum. Kitabın Türkçesini Cevahir Alışveriş Merkezi içerisindeki D&R’da buldum. İstanbul’daki başka D&R mağazalarında da gözüme çarptı. Gezi kitapları raflarında rahatça bulabilirsiniz.

Eseri Pan Yayıncılığın bastığını ekleyelim. Yayın evinin internet sayfasından gördüğüm kadarıyla merkezleri Barbaros Bulvarında.

Yani ulaşım kolay. İnternet siparişiyle vakit kaybetmek istemeyenler veya kitapevlerinde, seyahat kitapları rafında arayıp da bulamayanlar, yolunun üzerindeyse geçerken kolaylıkla uğrayabilir. (Pan Yayıncılığın Web Sayfası için Tıklayın)

taksim-avrupa-pasaji

Avrupa Pasajı, Taksim

Gelelim kitaba… Tabii ki oldukça hacimli olan bu eserin ancak kısıtlı bir bölümünü okuyabildim ama söylenenler kadar var.

Daha giriş kısmını okurken kendimi yüzyıllar öncesinin İstanbul’unda hissettim bir an için! Kah Theodosius Surlarının üzerinde, kah Ayasofya’da, kah Yerebatan Sarnıcındayım!

Bunda, zaten öteden beri tanıyıp sevdiğimiz, Ayhan Sicimoğlu’nun tabiriyle hastası olduğumuz John Freely’nin anlatımının payı çok büyük.

Her bir yapı detaylıca incelenmiş. Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Kariye Müzesi… Tarihsel arka planı ve hikayesiyle beraber anlatılmış. Üstünkörü geçilen bir yere rastlamıyorsunuz…

Yalnız şunu da baştan belirtmeliyim: anlatılan yapıların tarihçesi yanında, konstrüktif özelliklerini de anlayabilmek için (Şayet anlamak istiyorsanız tabii), çok ciddi bir mimari terim haznesine sahip olmak gerekiyor. (Niş, varak, narteks, nef vs.)

Ben kitabı okurken, Doğan Hasol’un mimarlık sözlüğünü de elimin altında bulunduruyorum inanın… İşte bu sözlük: (Mimarlık Cep Sözlüğü)

ayasofya

Ayasofya Müzesi

Eh, bir de Galata Mevlevihane’sini ziyaret edip, Galata Köprüsü’nü etrafı seyrederek geçip Mısır Çarşısı’na uğrayınca ve hatta oradan da yine yürüyerek Sirkeci istikametinde Alemdar Caddesinden Gülhane Parkı’na varınca, kitabın insana verdiği keyif daha da bir başka oluyor…

İstanbul’u yeniden keşfederken, bu kitap en sadık rehberiniz olacak diyebilirim.

Burada da, alışılmışın dışında bir İstanbul görülecek yerler listesi var: İstanbul’da Gezilmesi Gereken Yerler

Keyifli okumalar!

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.