Saraybosna Gezi Notları

Saraybosna Gezi Notları

Herkese merhaba!

Saraybosna’ya gidişimin iki sebebi vardı: hem büyük şehir İstanbul’u birazcık unutmak, hem de bir arkadaşımı ziyaret etmek. Şubat ayında Moda Starbucks’ın kalabalık bir köşesinde gelirlerimi hesaplayıp, mart sonu, nisan başı gibi yola çıkabileceğimi gördüm.

Yüzüncü defa, bu otuz yıllık hayatta bavul hazırlamaya, Kocamustafapaşa’yı terk etmeye, simitli kahvaltıya birkaç gün için elveda demeye, son kuruşlarımı biriktirip yeni maceralara yol açmaya ve uçağa binip korkumu yenmeye hazırdım. Korkmak? Neden ki? Neyse buna hiç girmeyelim şimdi…

Saraybosna hava alanı

Hava limanının Boşnakçası “Aerodrom”dur. Bu kelime bana başından beri çok komik geldi. Çocukluğumuzda şenliklerde bindiğimiz “autodrom” sözcüğünü, sonra ise Macar çingene müzik grubu “Besh o droM”-u ve “puro-rom” diye bir çingene kelimesini aklıma getiriyordu. Uçakta bu sözcükler sürekli aklımda dans ediyorlardı.

Bosna Hersek gezi notları

İniş tam bir felaketti, bembeyaz bir suratla çıktım Saraybosna aerodromuna. Arkadaşımın açık mavi spor ayakkabısı ilk sinyali verdi: “Erika, hala hayattasın, şükret.”

O an, uçakta arkamda oturan yaşlı bir amcanın hanımına söylediği “Hava güzel aslında. Pilotta bir şey var pilotta! Neyse, artık bayağı indik canım, korkma” sözlerini unuttum sanki. Bir gülümseme yeter bana 🙂

Saraybosna gezi notları

Taksiye binip havalimanının yakınında bulunan bir müzeyi ziyaret edecektim ilk olarak. Müzenin ismi “TUNEL SPASA” DOBRINJA – BUTMIR. “TUNNEL OF HOPE” DOBRINJA – BUTMIR.

İyi dedim, az önce kurtulduk, hemen savaş alanına mı gireceğiz? Ancak bu müze gerçekten ümit vericiydi: Yoksul durumda bulunan insanların hayatta kalma gücünün bir hatırası…

1992-1995 yılları arasında işgal altında kalan şehre yardım, yemek, içecek ve gereken eşyaları ve malzemeyi sunmak ancak bu tünelin yapımıyla mümkündü.

Kaynak:
https://fineartamerica.com/

O gülleri de burada gördüm ilk defa. Biri öldü, birini birileri öldürüp ardından güller açıldı… O hayatlar boşuna bitmedi çok erkenden. Güzel bir sembol düşünmüşler bu gülleri kullanarak.

Maalesef Saraybosna’nın bir özelliğidir bu güller. Onları ilk kez gördükten sonra daha defalarca kez gördüm: Tünel müzesinde, köprülerin üstünde, tesadüfen bastığım kaldırım taşlarında, yol kenarında, binalar önünde, meydanların ortasında…

Başçarşı
Saraybosna gezi notları

Bitmiyor. Şehrin daracık sokaklarında ölülerin hatırası sanki hafif bir sis gibi oturuyor daima. Çünkü o güllerden sonra mezar taşları göreceksiniz. Ufak mezarlıkları, büyük mezarlıkları, çok eski olanları ve çok da yenileri.

Vadiden yukarı doğru bakıp başka bir şey görmek mümkün değil zaten. Yokuşlarda birbirine yapışan evler arasında kocaman yeşil-beyaz araziler var. Yeşili çimen, beyazı mezar taşı.

Gökyüzünden dağların sırtına düşmüş beyaz iğneler gibi dimdik duran hatıralar: Canlı ya da ölü, biz hep buradaydık, ve daima burada kalacağız diyorlar.

Saraybosna

Ama biz yanımızdan geçen ve arkadaşına “Her taraf mezar vallahi” diyen sarı saçlı Türk turist kızını da unutalım birazcık. Onunla Kovači sokağının ucunda bulunan mezarlığa ve Žuta Tabiya tepesine kadar çıkmayalım.

Şimdi takı almaya gidiyoruz. Hem de alüminyumdan. Kovači sokağının tenekeci dükkanlarının birinde sarışın bir adamcağız oturuyor. Başı eğik, yüzü ve gözleri gözükmüyor. Çekiciyle bir metal parçasını işliyor.

“Hi!” deyince “Hi!” diye cevap veriyor. Gözünü hala kaldırmadığı yüzünden ben de öbür satıcı arkadaşıyla sohbete girişiyorum. En son bir yüzük, bir bilezik ve iki tane magnet seçip “Resminizi çekebilir miyim?” diye sorduğumda sarışın adam başını kaldırıyor.

Allahım Yarabbim, Bosna-Hersekte Kurt Cobain´in bir alteregosuyla karşılaşmak ne garip bir duygu! Bir de arkasında gitarı gözüme çarpıyor! Smells Like Teen Spirit… Saraybosna’da bunu da yaşadık!

Saraybosna gezi rehberi

Şehrin kendisini anlatmak benim işim değil aslında. Turistler gidip kendi gözleriyle seyretsinler bu efsanevi, Osmanlıdan, Avusturya-Macaristan İmparatorluğundan ve tabii Yugoslavya’dan kalma karmaşık eseri.

Saraybosna gezi notları
Sebil

Boşnaklar, Sırplar, Türkler, Yahudiler, Rus ve Arap turistleri, Avrupa gezginleri… Hepsi burada zaten. Sebiljin yanında fotoğraf çekiyorlar, Gazi Husrev Beg Camiisini ziyaret ediyorlar, Vječna Vatra´ya kadar Ferhadija sokağını geziyorlar, oradan da dönüp mekanların birinde ya Burek ya da Cevapčići yiyorlar.

Saraybosna gezi notları

Burada her şey serbest ya, içki bile var. Bizim Macar takvimimizde 11 Nisan “Şiirin Günü” olarak kutlanmaktadır. Biz de arkadaşımla şiirlerin ve şiir gibi şehirlerin şerefine bir kadeh armut rakısını içtik.

Saraybosnada gerçekten her şey bulunur, şehrin atmosferi korkudan ölüme, oradan hüzüne, sonra da tatlı bir melankoliye taşır yolcuları. Akşamları ise, ezan bittikten sonra akordeon sesiyle eğlence başlıyor. Hadi şarkı söyleyelim, hadi dans edelim! diyen Saraybosnalılar az sayıda değil.

Ertesi sabah bazıları güneşin ilk ışıklarından önce namaz kılmaya, öbürleri ise çan çalınca kiliseye, yine başkaları belki de sinagoga giderler. Bu harika hayatı kutlamak için.

Dört gün sonra ben de eve döndüm. Eve, İstanbula yani. Saraybosnadan sonra hem İstanbulu, hem Viyanayı birazcık daha iyi anlayabiliyorum.

Çünkü Saraybosna bu koca şehirlerin minyatürü gibi duruyor, tarihi yerleri en azından.

Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun uzun ellerinde, sonra ise elleri gene uzun Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun sahipliğinde gelişen Saraybosna, tarihsel ve sosyolojik açıdan çok önemli izler taşımaktadır.

Yani bu yolculuk, kısa olmasına rağmen, benim için basit bir şehir keşfi değildi. Her köşeden canavar gibi önüme çıkan “evvel zamanın” çok canlı sürprizleri aydınlatıcılardı. Bu sayede tarihi olaylar ve değişik kültürler arasında bağ kurma yeteneğim arttı diyebilirim! 🙂

Siz de bu tür gezileri seviyorsanız, Bosna-Hersek tüm güzellikleriyle sizleri de bekliyor!

(Not: Bu yazı, değerli arkadaşım Erika Veres tarafından kaleme alınmıştır. Daha önce yayınlanan bir yazısında da, kendi memleketi Macaristan’ın “Szentendre” şehri ile ilgili izlenimlerini paylaşmıştı. O yazısı da okumak isteyenler için burada: Ressamların Şehri Szentendre

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.