Saklı Cennetler
Herkese merhaba!
Bu yazımda sizlere Avrupanın pek bilinmeyen, bilinmediğinden dolayı çok fazla ziyaretçi çekmeyen, küçük ama sevimli mi sevimli kentlerinden bahsetmek istiyorum.
Bunlar en fazla turist çeken bölge veya en fazla turist alan şehirler arasında yer almamasına rağmen, bence kesinlikle görülmesi gereken yerler. Bir başka deyişle, yazının başlığında da ifade ettiğim gibi, adeta “saklı cennetler“
Montaigne bu yolculukta görülmeye değer yerler arama peşinde değildir; çünkü farklı olan her şey ona göre görülmeye değerdir. Tersine, herhangi bir yer çok ünlüyse eğer, Montaigne orayı görmekten kaçınmayı yeğler, çünkü orayı zaten çok kişi görmüş ve anlatmıştır.
…Montaigne’in ilkesi hep aynı ilkedir: Gideceği yer başka yerlerden ne kadar farklıysa, o kadar iyidir ve beklediğini ya da başkalarınca yaratılan beklentileri bulamadığında, bundan memnuniyetsizlik duymaz.
“Herhangi bir yerde bana vaat edilenleri bulamadığımda, çabalarımın boşa gittiğinden yakınmam, çünkü en azından şunun ya da bunun doğru olmadığını öğrenmişimdir.”
Doğru yolculuk yapmasını bilen biri olarak Montaigne, hiçbir şeyden ötürü düş kırıklığına uğramaz. Goethe gibi, o da kendi kendisine şöyle der: “Beklenenlerin bulunmaması da hayatın bir parçasıdır. Yabancı ülkelerin alışkanlıkları, farklılıklarından ötürü benim için ancak keyif kaynağı olabilir. Kanımca kendi yapısı içinde her örf ve adet, doğru ve yerindedir.”
Kaynak: Stefan Zweig, Montaigne, Çev. Ahmet Cemal, Can Yayınları, İstanbul, 2013, s. 96-97
Listemde farklı farklı ülkelerden isimler var. Ama hepsi kıta Avrupa’sından. Siz de aşırı turistik yerlerden sıkıldıysanız ve kendinize farklı rotalar arıyorsanız bu isimleri bir yere mutlaka not edin.
Şuna eminim ki, buralara giderseniz kesinlikle pişman olmayacaksınız. O halde başlayalım.
Bled
Slovenya’nın şirin kasabası Bled, başkent Ljubljana’ya 1,5 saat mesafede. Özellikle doğal güzelliği ve büyüleyici manzaraya sahip gölüyle öne çıkıyor.
Temiz hava ve oksijen depolamak niyetindeyseniz, trekking yani yürüyüş yapmayı seviyorsanız ve doğayla baş başa kalmak hoşunuza gidiyorsa, kesinlikle Bled’i görmelisiniz derim!
Günübirlik de gidebilirsiniz ama bir gece konaklamalı Bled gezisi daha ideal olacaktır. Fiyatlarını tam bilmiyorum ama göl kıyısında konaklama yapmak için oteller var.
Bled özellikle bahar aylarında büyüleyici dokusuyla sizi kendine hayran bırakacak bir şehir. Küçük ama gerçekten çok şirin. Gölün tam ortasında bir kilise ve tepede kale var. Bled ile ilgili merak ettiğiniz diğer tüm detayları, buraya tıklayarak Bled gezi notları isimli yazımdan okuyabilirsiniz = > Bled Gezi Notları
Girona
Girona, İspanya’da, Barselona gezisi sırasında günübirlik uğradığım ve gittiğime hiç pişman olmadığım bir yer. Barselona’dan otobüsle buraya ulaşım yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Aynı Barcelona gibi, bir Katalan şehri Girona… Biraz ilerisi de Salvador Dali Müzesi ile meşhur Figueres. Burası da aklınızda olsun.
Girona’ya gittiğiniz zaman balkonlarda, evlerin camlarında asılı Katalunya bayrakları hemen dikkatinizi çekecek zaten. Şehrin Old Town denen kısmında oldukça hoş kaldırım kafeleri göze çarpıyor. Şayet hava güzelse biraz turladıktan sonra bunlardan birinde mola verebilirsiniz.
Mola vereceğiniz kesin çünkü Girona şehrinin tarihi merkezini çevreleyen surların tamamını gezmek biraz vakit alacaktır. Fakat şehri tepeden izlerken yorgunluğunuza değdiğini göreceksiniz.
Ayrıca Girona benim de çok sevdiğim Game Of The Thrones dizisinin kimi bölümlerinin de çekildiği bir yer. Buradan da tahmin edeceğiniz gibi, şehir adeta mistik bir Orta Çağ atmosferi sunuyor.
Girona katedrali devasa bir yapı. Burası yeni evli çiftlerin fotoğraf ve video çekimleri için tercih ettiği bir yer. Girona’nın bir diğer özelliği ise Pariste yer alan dünyaca ünlü Eyfel Kulesinin mimarı Gustave Eiffel’e ait bir köprüyü barındırması.
Bu köprü nehrin iki yakasını birleştiren köprülerden biri. Bu civarda renkli Girona evlerini kadraja sığdırarak harikulade fotoğraf kareleri yakalamak mümkün!
Girona ara sokaklarındaki hediyelik eşya dükkanlarına mutlaka uğrayın. Burada, satılan hemen her şeyin çok ucuz olduğu bir dükkanda 5 Euroya nefis bir Barcelona biblosu bulmuştum. O günden bu yana kütüphanemin bir rafını süsler. Eminim Girona’yı siz de seveceksiniz.
Ohrid
Ohrid aslında yazıdaki diğer yerlerle karşılaştırıldığında öyle hiç de bilinmeyen bir yer değil. Bunun en önemli sebeplerinden biri, Makedonyanın en ucuz ülkeler arasında yer alması ve en az başkent Üsküp kadar tercih edilmesi.
Elbette aynı Bled gibi başta meşhur Ohrid Gölü nedeniyle… Yine de bu şirin kentler arasında onu da saymak istedim. Zira belki hiç duymamış olanlar da olabilir.
Ohrid, Makedonya’nın güneyinde, benim henüz gitmediğim Arnavutluk sınırında yer alan bir kent. Geçmişten bugüne kozmopolit bir nüfusa sahip ve bugün de bu çeşitliliği koruyor. Cami ve kiliseler şehrin sokaklarında iç içe geçmiş durumda.
Makedonya en fazla yağışı ilkbahar mevsiminde alan bir ülke. Ben Ohrid’e sonbaharda gitmeme karşın, oldukça güzel bir havaya denk gelmiştim. Hatta Ohrid gezi notları içinde yazdığım gibi, göle girenler bile vardı. Uygun mevsimde giderseniz siz de burada göle girebilirsiniz.
Eğer mevsim dışında giderseniz mutlaka tekne turu yapın. Bununla ilgili bilgiler de yine Ohrid gezi yazısının içinde yer alıyor. Ohrid şirin sokakları ile geçmişten günümüze bir şarkı mırıldanıyor adeta. Nüfusu, başkent Üsküp ve Makedonya’nın önemli şehirlerinden Bitola gibi, beş yüz binin üzerinde.
St. Sophia Kilisesi, St. Clement Kilisesi, kalesi, amfi tiyatrosu gibi tarihi yerleriyle Ohrid gezilecek yerler açısından bir hayli zengin.
Göl kıyısında pencerelerinde “Sobe” yazılı odalar göreceksiniz. Bu kiralık boş oda demektir. 1-2 gün vakit geçirmek için ideal. Ayrıca yine göl kıyısındaki restoranlardan birinde balık yemeyi unutmayın.
Cesky Krumlov
Cesky Krumlov, eski ismiyle Çek Cumhuriyeti yeni ismiyle Çekya’nın güneyinde kalan küçük ama çok şirin bir kasaba. Adeta masal diyarı! Burası özellikleri yaz aylarında çok sayıda turist alıyor. Kışın ise oldukça sakin olduğunu söyleyebiliriz.
Cesky Krumlova başkent Prag’dan ulaşım için ben otobüs kullanmıştım. Prag Cesky Krumlov arası otobüs ile yaklaşık 3,5 saat sürüyor. Avusturya sınırına oldukça yakın olan kente, Salzburg veya Viyanadan da gidebilirsiniz. Yani illa Çekya’ya gitmiş olmanıza gerek yok.
Cesky Krumlov, dar sokakları, içinden geçen nehri, şirin evleri ile insanı derinden etkiliyor. Şehir UNESCO Dünya Mirası listesinde. Ve kesinlikle boşuna değil.
Tepeden, kaleden şehri seyrederken hayallere de dalıyor insan istemsizce. Aynı zamanda gölde rafting ve kano gibi sporlar da yapılıyor. Bu da aklınızda olsun.
Budva
Karadağ’ın, yazları ağzına dek dolu, kışları ise in cin top oynayan tatil beldesi.
Budva gezi notları başlıklı yazımda da yazdığım gibi, bu minik ama sevimli kasabadan yıllar önce izlediğim The Dark Sides Of The Sun isimli film sayesinde haberdar olmuştum.
O dönem henüz ünlü olmamış Brad Pitt’in başrolde oynadığı bu filmde, aynı üstte bahsettiğim Girona’da olduğu gibi, ilk önce taş evlerle dolu tarihi sokaklar dikkatimi çekmişti.
Ardından, yine filmde görülen ve altta fotoğrafını paylaştığım Sveti Stefan Adası… Budva sırf bu yüzden uzun süre gitmek için can attığım, zihnimi meşgul eden bir şehir oldu.
Karadağ zaten fazlasıyla küçük bir ülke. Başkenti Podgorica olan tüm ülkenin nüfusu, İstanbul’un ortalama bir semtinden bile daha düşük. Ancak Budva, özellikle yazın tatilcileri ağırlıyor ve turistlerle ağzına kadar dolup taşıyor. Hırvatistan sınırına ve Dubrovnike çok yakın.
Ancak Budva’nın özelliği, erken rezervasyon yapmanız şartıyla Dubrovnike kıyasla çok daha ucuz tatil seçeneği sunması. Denizi ve plajları gayet güzel. Budva plajları çok meşhur zaten.
Kültür turizmi açısından pek fazla görülecek yeri olmasa da deniz turizmi düşünenlerin aklında bulunsun. 4-5 günlük bir yaz tatili yapabilirsiniz burada.
Ayrıca bir diğer tarihi şehir olan Kotor’a da çok yakın. Budva’ya giderseniz, Dubrovnik ve Kotor da uğrayabileceğiniz iki farklı ve güzel şehir. Ancak unutmayın, Karadağ Türkiye’den vize istemeyen ülkeler arasında yer almasına rağmen, Hırvatistana geçmek için Hırvatistan vizesi veya Schengen vizenizin olması gerekiyor.
Evet, bu yazının da sonuna geldik. Bu yazımda size Avrupa’dan pek bilinmeyen gizli cennetleri tanıtmaya çalıştım. Bunların hepsi kendi gittiğim ve beğendiğim şehirler. Soru ve yorumlarınızı da bu yazının altına yazmayı unutmayın. İlgilenenler için burada da bir iki farklı yazım var.
- Takip ettiğim Instagram sayfaları
- Yurt Dışı Seyahatleri İnsana Ne Kazandırır?
- Turist ile Gezgin Arasındaki Farklar Nelerdir?
Bir başka seyahatte, bir başka yazıda tekrar görüşmek dileğiyle, şimdilik hoşça kalın!