Yunanistan Genel Bilgiler ve Tavsiyeler
Herkese merhaba!
Yunanistan turu yeni bitti ve yurda döndüm. Herkes gibi ben de 2017 yılı Kurban Bayramı tatilini fırsat bilerek kısa bir kaçamak yaptım ve komşuya bir uğrayıverdim.
Ancak yolda sürekli gördüğüm 34, 22, 59 numara plakalı arabalar, kendimi öyle pek de yabancı bir ülkedeymişim gibi hissettirmedi doğrusu…
Bayram tatili süresini aşıp 12 gün süren bu gezi, gerçekten çok ani bir kararla oldu ama yaşadığım bazı tatsızlıkları saymazsak genel itibariyle memnun kaldığımı söyleyebilirim.
Evet, ülke gerçekten de özellikle Trakya illerine ve İstanbul’a çok yakın.
Nitekim kara sınırından çıktıktan kısa bir süre sonra rahatlıkla Dedeağaç, Kavala, İskeçe gibi Yunanistan şehirlerine ulaşabiliyorsunuz. Biraz ilerisi de Selanik örneğin… Hepsi araç ile birkaç saatlik mesafeler arasında sıralanmış durumda.
Selanik Makedonya’nın başkentidir. Roma Dünyasının ünlü Via Egnetia denen yolu Arnavutluk’un Adriyatik kıyısındaki Düreş veya Durazzo Limanından çıkar ve Selanik’e uzanırdı.
Bir Yunan şehri sanmayalım, bugün öyle. Osmanlı onu Mart 1430’ta Venediklilerden aldı. Katolik Kilisesinin zulmü altında inleyen yerli halk bu fetihten hiç de şikayetçi görünmüyordu.
Türkler şehre yerleşir yerleşmez genişleyen fetihleriyle birlikte Selanik, merkez olacağı geniş bir art ülke buldu. Limana gelen mallar buradan içeriye dağılıyordu. Balkanların ne zenginliği varsa buradan dünyaya taşınıyordu.
(Kaynak: İlber Ortaylı Seyahatnamesi, İlber Ortaylı, Kronik Kitap, İstanbul, 2017, s. 169)
Yunanistan bugüne kadar hiç görmediğim ülkelerden biriydi. Tamamı olmasa da bir kısmını aradan çıkarmış oldum böylelikle. Kabaca altta görülen Yunanistan’ın kuzeyini diyebiliriz. Bu araba ile Yunanistan turu beklediğimden de iyi geçti.
Bu arada, 2018 yılı temmuz ayının sonuna doğru ise, yani ilkinden yaklaşık bir yıl sonra, başkent Atina’yı da gezme fırsatım oldu. “Nasıl Geziyorum?” başlıklı yazımda anlattığım plan doğrultusunda bu kez başkente de uğradım.
(Bu yazımda, kendi seyahatlerimi nasıl planladığımı tüm ayrıntılarıyla anlattım: Nasıl Geziyorum?)
Dolayısıyla çok geniş kapsamlı bir Yunanistan gezi rehberi hazırlamayı düşünüyorum elbette.
Maceralar, sürprizler ve olaylarla dolu Yunanistan gezisi asla unutulmayacak cinsten oldu benim için. Sizin de okuyunca beğeneceğinizi umuyorum.
Bu yazıda ise bir giriş mahiyetinde, Yunanistan hakkında genel bilgiler, ipuçları ve kişisel yorumlar paylaşmak istiyorum.
Yunanistan denince aklıma gelen ilk birkaç şeyi sıralamam gerekirse şunları söyleyebilirim; Theodoros Angelopoulos ve onun meşhur filmi Sonsuzluk ve Bir Gün, Şehir isimli şiiri ile Konstantinos Kavafis, meşhur Yunan içkisi Ouzo, 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası ve tabii ki Fedon.
Fedon da nereden çıktı şimdi bunların yanında diyebilirsiniz ama öyle yani… Yunanistan deyince birden aklıma gelenlerden biri de o işte. Neyse, şimdi Fedon’u ve şarkılarını geride bırakıp jet hızıyla esas konuya dönüyorum ben.
Bu seyahatte gezdiğim Yunanistan şehirleri şunlardı: Selanik, Kavala, Halkidiki Yarımadası ve Halkidiki plajları, Thassos Adası ve Thassos plajları, Dedeağaç (Alexandroupolis) ve son olarak az önce söylediğim gibi başkent Atina.
Gelelim yakın komşumuz Yunanistan ile ilgili genel bilgiler ve kişisel tavsiyeler ile yorumlara…
Yunanistan, büyük bir anakara ve irili ufaklı adalardan oluşan, toplam nüfusu 10 milyonun üzerinde olan bir ülke. Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan para birimi olarak Euro kullanıyor.
En çok dikkat etmeniz gereken kısımlardan biriyle başlıyorum şimdi. Selanik gezisi yapmış, Kavala gezilecek yerler görmüş ve Thassos Adası turu yapmış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu ülkeye gelmeden önce yanınıza mutlaka yeterli miktarda nakit para alın.
Kredi kartı kullanımı ülkenin kuzeyinin bu turistik bölgelerinde hemen hemen hiç yaygın değil ve kredi kartı geçen yerlerde bile (Mastercard, Visa veya American Express olsun, pek fark etmiyor) kimi zaman ödemelerde sorun yaşamanız olası.
Kavala’da, üstelik tam merkezdeki bir benzin istasyonunda kredi kartını kullanamadım ve nakit ödemek zorunda kaldım.
Bir başka basit örneği söyleyeyim haydi: Thassos adası ulaşım için kullanılan feribot bilet parası için yalnızca nakit para kabul ediliyor. Bu da şaka gibi ama gerçek!
Bunun yanı sıra Exchange Office yani döviz bürosu yok denecek kadar az, en azından benim gezdiğim şehirlerde pek yoktu. Western Union şubeleri de olmasa ülkenin hali hepten harap. Ancak onu da öyle kolay kolay bulamıyorsunuz.
Bankalar döviz bozuyor ancak ciddi oranda komisyon ödemek durumunda kalabilirsiniz. Bence ülke adına çok büyük bir negatif özellik. Yunanistan bu bakımdan resmen sınıfta kaldı.
Hazır Thassos adası demişken, Thassos adasına ulaşım için birkaç şey söyleyeyim. Adaya ulaşım için iki seçeneğiniz bulunuyor; Kavala’dan feribotla ulaşım veya Keramoti’den feribotla ulaşım.
Kavala’dan ulaşım, sefer saatleri ve sayısı olarak biraz sıkıntılı olduğu için ben kesinlikle Keramoti Thassos adası yapın derim. Hele yazın sefer sayısı çok sık.
Keramoti adanın tam karşısında yer alıyor. Buradan arabalı vapura bindikten yaklaşık 45 dakika sonra adanın merkezi olan Limenasa varacaksınız.
Oradan da adanın istediğiniz bölgesine geçebilirsiniz. Yolculuk sırasındaki manzara, aşağıda görüleceği üzere tarifsiz güzellikte…
Thassos feribot ücreti normal araçlar için 20 Euro. Araç içindeki her bir kişi için -şoför de buna dahil- ekstra 3,5 Euro ödüyorsunuz.
Örneğin 4 kişilik bir ailenin ödemesi gereken ücreti, örnek olması bakımından şu şekilde hesaplayalım hemen: 20 Euro + 4 kişi X 3,5 Euro, toplamda 20+14=34 Euro.
Elbette bu feribot yalnızca araçlar için değil, yaya olarak da rahatlıkla adaya ulaşabilirsiniz.
Limenas’ta uygun fiyata kaliteli et yemek istiyorsanız gitmeniz gereken adres belli. Bu mekanın isminin tam olarak nasıl okunduğunu bilmiyorum ama yeri Limenas merkezde zaten, hani kime sorsanız gösterir cinsinden. Altta fotoğraflar var.
Burada seçenek çok. Üstelik ücretler de makul. Etleri porsiyon halinde değil istediğiniz sayıda getiriyorlar, örneğin ben iki tane şiş yedim. Böyle tane tane menüden istediğinizi deneyebilirsiniz.
Garsonlardan biri Türk, Bursa doğumlu, İskeçeli Mert Aga. Bize de sağ olsun Türkçe bildiği için fazlasıyla yardımcı oldu. Kendisine buradan ayrıca selam gönderiyorum. Adada bir akşam buraya mutlaka uğrayın, pişman olmayacaksınız.
Yunan şehirlerinde halk, sabahtan gecenin ilerleyen saatlerine kadar kaldırım kafelerinde oturup bir şeyler içmeyi, geleni geçeni seyretmeyi (Türkçesi: kesmek) çok seviyor.
Böyle tuhaf gözlerle süzüyorlar sizi resmen, hani Bizimkilerdeki Halis’in dediği gibi: “Yumuşak yumuşak” Buna alışmaya çalışın, yadırgamayın, boş verin.
Kuzeydeki Kavala’dan güneydeki başkent Atina’sına dek her yer böyle üstelik. Ülkedekiler tam bir kafe tutkunu. Günün her saati dolu olan kafeler var. “Yahu bu insanların hiç mi işi gücü yok?” diye düşünmediğim değil…
Esnafın çoğu kafasına göre takılıyor ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Siesta bu ülkede sonuna kadar yaşanıyor! Yunanistan demek siesta demek efendim. Kapalı yerler görmeye o kadar alıştım ki, bir süre sonra açık yer görünce şaşırmaya başladım. Özellikle turistik bölgelerde…
Bildiğiniz gibi siesta öğle arası tatili demek. En çok İspanya’da baskın olduğunu düşüyordum, ta ki Yunanistana gelinceye dek… Ancak Yunanistan’daki bu siestayı ve ehl-i keyf yaşam şeklini gördükten sonra şuna kesinkes emin oldum: Ekonomisi bozuk veya kötü ülkelerin AB’nin sırtına bindirdiği yük inanılmaz.
Özellikle -Brexit ve İngiltere örneğinde olduğu gibi- birçok gelişmiş ülkenin bu sarmaldan çıkmaya çalışması hiç şaşırtıcı değil.
Kavala’da market alışverişi için üstteki fotoğrafta görülen ucuz marketi kullanabilirsiniz. Eh, malum farklı alfabe nedeniyle buranın da ismini bilmiyorum, nasıl okunduğunu da öğrenmeyi unuttum açıkçası ama sanırım fotoğraf yeterince açık zaten.
İçinde, kahvaltı için kullanabileceğiniz, hani şu tatil köylerinde sunulan küçük paketteki reçel, bal gibi yiyeceklerden tutun da alkollü ürünlere, hamur işlerine kadar ne ararsanız var.
Ülkede şişe su fiyatları satılan yerlere göre değişken ama bu marketten çok ucuza su bulmak mümkün. 1,5 litre olarak satılan sulardan en ucuzunun fiyatı 0,60 cent mesela.
Ama bu suyun çeşme suyundan pek bir farkı yok. Daha kalitelisini isterseniz de yine alttaki fotoğraftaki suyu alabilirsiniz, gayet leziz, içimi rahat.
Selanik’te çok ciddi bir trafik söz konusu. İstanbul’dan neredeyse farkı yok. Bu da beraberinde park sorununu getiriyor.
Araba ile Yunanistan gidecekseniz, park sorununu dikkate alın ve şehri gezerken kesinlikle araba kullanmayın. Yürüyerek birçok yere ulaşabilirsiniz, hem de egzersiz yapmış olursunuz.
Selanik’te görülecek yerler birbirlerine çok uzak sayılmaz.
Beyaz Kule, Aristotelous Meydanı, Aya Dimitros Katedrali, Selanik Atatürk Evi, Aya Sofya Kilisesi, Selanik Sahili, Galerius Sarayı, Rotunda ve Kamara Meydanı geniş bir dikdörtgen içinde konumlanmış durumda. Atatürk Evine giriş ücretsiz.
Selanik Atatürk Evinin karşısında ücretsiz demleme çay ikram ediliyor, zaten asılı koca bir afiş göreceksiniz, oraya uğrayın, Joanna’ya Türkçe teşekkür edin, magnet, hediyelik eşya vs alın. Gezivita Kaan’ın selamı var derseniz, beni hatırlar. 🙂
Özellikle Kavala ve Aleksandropuoli’de Türkçe bilenlere rastlamak çok güçlü bir ihtimal. İngilizce bilmiyorum diye üzülmeyin, zaten Yunanlar da pek bilmiyorlar.
Tabelaların da çoğunun Türkçe olduğunu hemen fark edeceksiniz. Haydi bakalım, dil sorunundan da kısmen yırttınız böylece. Başkent Atina içinse aynı şeyleri söylemek mümkün değil ne yazık ki. Atina’da Türkçe bilen birine hiç rastlamadım diyebilirim rahatlıkla.
Halkidiki, Thassos gibi yerler deniz ve plajlar açısından adeta birer cennet! Halkidiki altta görülen 3 yarımadadan oluşuyor. Thassos Adasının ise her tarafında denize girebilirsiniz. Buralarda istemediğiniz kadar çok koy, sayısız plaj var. Çoğuna giriş ücretsiz.
Şemsiye ve havlunuz yanınızda, aracınızın bagajındaysa (ki kesin olmalı!) istediğiniz yere serip oturabiliyorsunuz. Ücretli şemsiye ve şezlonglar da var ama almak zorunda değilsiniz.
Bu çok güzel, bayağı hoşuma gitti doğrusu. Bu arada anlamışsınızdır, bu iki bölgede yani Halkidiki ve Thassos’ta araçsız gezmek inanın çok zor!
Halkidiki plajları arasından Possidi Beach sakin ve durgun denizi ile çocuklu aileler için ideal bir adres. Thassos plajları arasından ise Paradise Beach ve Marble Beachi özellikle öneririm.
Ancak Marble plajı çevresi mermer üretim alanı olduğu için fazlasıyla tozlu. Bu biraz can sıkıcı. Adanın güneyinde kalan Aliki’yi de çok övdüler ama zaman kalmadığı için oraya gidemedim.
Yunanistan şehirler arası otobanları düzgün ve bakımlı. Tali yollar dahil hemen hemen hiç polis gözüme çarpmadı. Bu ilginçti. Yine de aşırı hız yapmamaya lütfen dikkat edin, hız sınırlarını aşmamaya özen gösterin.
Otoban geçiş ücreti için otomobiller nakit olarak 2,40 Euro ödüyor, gişelere gelmeden paraları hazırlayın. Bazı benzin istasyonları ise bizdeki gibi 24 saat açık olmayabiliyor.
Yunanistan otobüs ulaşım için Türkiye’den sefer yapan otobüs firmaları arasında ilk aklıma gelenler ise Alpar Turizm ve Metro Turizm.
Kavala’nın iki şeyi meşhur: Kavala Kurabiyesi ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa. Kavala Kurabiyesini turistik yerlerden değil pastahanelerden satın alın, çok daha hesaplıya geliyor. Çoğu pastahanede kilosu 10-15 Euro arasında değişiyor. Tadı da gayet güzel.
Bu, biraz pastahanenin kalitesine bağlı. Üstelik bu pastahanelerde oldukça fazla sayıda diğer tatlı çeşitlerini de (Baklavadan tutun da Tulumba tatlısına kadar) bulabilirsiniz. Aman fazla yemeyin, kilo alırsınız.
Türkçe tabelalardan yukarıda bahsettim. Ancak “Türk Kahvaltısı var” yazan her yere balıklama atlamayın, önünüze gelen kahvaltıyla kelimenin tam anlamıyla şok olabilirsiniz!
Mekana girmeden önce mutlaka sorun, tabakta neler olduğunu gözlerinizle görün, öyle içeri girin.
Sonra bizim gibi Türk kahvaltısı diye karşınıza domates, salatalık, üç adet zeytin -altta görebilirsiniz- ve bir dilim peynir getirip, utanmadan “hemen hemen aynısı” derler.
Pasaportunuzda Kuzey Kıbrıs giriş-çıkış damgası varsa, Yunanistan’a alınmama ihtimaliniz çok yüksek, en azından sınırda sorun yaşayacağınız kesin.
Kıbrıs’a Türk vatandaşı olarak kimlikle girebildiğinizi unutmayın ve bu bilgiyi tüm arkadaşlarınızla mutlaka hemen paylaşın!
Dedeağaç yani diğer ismiyle Alexandroupoli, İpsala Sınır Kapısına yaklaşık 45 kilometre mesafede şirin bir sahil kasabası. Schengen vizeniz var ise hafta sonu gezisi/tatili için bile düşünülebilir.
Yaz aylarında Dedeağaç plajlarında denize girebilir, taze deniz ürünlerini tadabilirsiniz.
Alexandropouli plajları arasında favorim ise hiç şüphesiz Agia Paraskevi (Aya Paraskevi şeklinde okunuyor) Dedeağaç merkezin biraz dışında, yaklaşık 10 km mesafede. Burada yaz sezonunun nisan ayında başlayıp eylül ayı ortasına doğru bittiğini de eklemiş olayım.
Yunanistan’da gittiğim çoğu yerde 2 kişilik oda fiyatları (Aile pansiyonu, 3 yıldızlı otel vs) günlük 50 Euro civarında. Bence temiz aile pansiyonlarını tercih edebilirsiniz.
Bunun tek olumsuz yanı, bunların çoğuna sanal ortamdan ulaşıp rezerve etme şansı pek yok. Booking gibi sitelerde ne yazık ki bulunmuyorlar.
Yoğun sezon dışında giderseniz rahatlıkla yer bulabilirsiniz. Hatta yüksek sezonda bile şansınız var. Sadece gidince sağı solu iyi taramak, biraz araştırmak gerekiyor. Ben detaylı Yunanistan gezi notları içinde tek tek yer ismi vermeye çalışacağım.
Lidl, Yunanistan’da tanıştığım ucuz bir market. Genelde şubeleri şehirler arası yollarda veya şehir merkezlerinin biraz dışında oluyor.
Yunanistan’a araba ile gitmek kararını verirseniz, önünden geçerken “Amaaan boşver kim uğrayacak oraya şimdi” demeyin, Lidl’a mutlaka uğrayın. İçinde gıdadan elektroniğe bir sürü şey var. Mutlaka işinize yarar bir şeyler çıkacaktır.
Yunanistan içkileri arasında öne çıkan iki isim var: Ouzo ve Tsipouro (Çipuro şeklinde okunuyor) İçki seviyorsanız, dönerken mutlaka birer şişe alın.
Ben Atina’dan dönerken Duty Free’den kahveli Ouzo da aldım mesela. Meyve ve kahve aromalı uzo yeni lezzetler olarak raflardaki yerini almış, haberiniz olsun.
Başkent Atina Akropolü tek kelimeyle muhteşem! Atina’ya 2 veya 3 gün ayırmanızı öneririm. Bu süre, tarihi yerleri sindire sindire gezmek için size ancak yeter.
Ve buraya giderseniz kesinlikle benim gibi Monastiraki çevresinde kalın. Veya Akropolis. Bu isimde metro istasyonları da var zaten. Bunlar şehrin tam merkezi oluyor. Bu iki yerden her yere yürüyerek bile ulaşırsınız. Toplu taşıma kullanımına bile gerek yok.
Akropol, Aristo’nun Okulu Lykeion (Bunun Raphael tarafından yapılmış meşhur tablosu ise İtalya’da Vatikan Müzesinde, yani Roma’da bulunmaktadır, bu da aklınızda bulunsun, giderseniz mutlaka görün!), Olimpia Tanrısı Zeus Tapınağı, Kerameikos gibi 5-6 tarihi yeri kapsayan kombine bir bilet satılıyor Atina’da.
Ücreti 30 Euro ama öğrenci kimliğiniz varsa 15 Euro’ya geliyor. Çok uygun bir fiyat. Bu kombine bileti kesinlikle satın almanızı ve bilete dahil olan her bir yeri tek tek gezmenizi öneriyorum. Bu saydığım yerlerin herhangi birinin girişinden bileti temin edebilirsiniz.
Tek tek bilet alıp girmek daha pahalıya gelecek ve hepsinden de önemlisi özellikle yazın zaten çok kalabalık olan Atina’da bir de girişte sıra beklemek durumunda kalacaksınız.
Tek başına Akropol girişi bile çok uzun kuyruklara sahne olabiliyor. Kombine bilet almışsanız, siz bu tek bilet alma sırasına girmeden hızlıca giriş yapabiliyorsunuz. Yani kombineniz varsa, aman yok yere sıra beklemeyin!
Atina’da yemek için herkesin gözdesi Souvlaki’yi öneriyorum. Bunun üç çeşidi var: Pork yani domuz, Chicken yani tavuk ve meat yani bildiğimiz döner.
Tırnaklı pide gibi bir ekmeğin arasına bu üç çeşitten istediğiniz biri konuluyor. Biraz da sos ve patates kızartması. Sandviç gibi yiyorsunuz. Bu aslında biraz ayak üstü atıştırmalık diyeyim.
Ama inanın herkes bunu yiyor, herkes buna bayılıyor! Sokakta yürürken her turistin elinde bunu görüyorsunuz mutlaka.
Yalnız şunu da eklemek isterim bunu söyledikten sonra, biz Türkiye’de yaşıyoruz, hani mutfak kültürümüz engin bir derya deniz olduğu için gözünüzde öyle çok da büyütmeyin, ama siz de gidince bir deneyin yani.
Bunun dışında bildiğimiz kebap da var. Onu da denedim, fena değil ama bizdeki daha lezzetli. Greek Salad dedikleri şey bizdeki salatanın aynısı. Yemek olayı da bu şekilde.
- Araba ile yurt dışı turu düşünüyorsanız buraya, gezdiğim diğer bazı ülkeler hakkındaki kısa notları okumak için de burayı tıklayabilirsiniz: Gezdiğim Ülkeler Hakkında Kısa Notlar
- Burada da Avrupa’da ismi pek bilinmeyen, “Saklı Cennetler” başlıklı yazım var: Saklı Cennetler
- Türkiye’den tatil önerisi olarak ise akla gelen ilk yer Antalya oluyor elbette. Burada Antalya plajlarını tanıttığım yazım var: Antalya Plajları
Yunanistan seyahati öncesi, hangi şehre giderseniz gidin, bu kitaba da mutlaka bir göz atın derim: Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Tek kelimeyle müthiş bir bilgi hazinesi olan bu kitabı biraz okuyup giderseniz, gezinizden maksimum keyif alırsınız.
Son olarak diyorum ki, beni takip etmeye devam edin. Daha fazla video için, işte Youtube adresim: Gezivita Youtube
Bu yazımı beğendiyseniz, aşağıya bırakacağınız bir yorum bile beni gerçekten çok mutlu eder.
Esen kalın! İyi tatiller!
Güzel bir anlatım olmuş.
Selanik trafik açısından fena gerçekten, 3 sıra araç park ediliyor ve üzerine tel.numarası bırakıyorlar:)
Atatürk Evi beni hayal kırıklığına uğratmıştı biraz. Daha dolu, eşyaların da olduğu bir ev bekliyordum. Görevliden öğrendiğim kadarıyla eskiden eşya varmış, restore olurken onları İstanbul`a bir müzeye götürdüler diye anlattı. Yine Ata`nın evinde olmak güzel bir his tabii ki.
Evet, o sistem diğer şehirlerde de gözüme çarptı, aynı Türkiye gibi 🙂 Selanik Atatürk Evi Müzesi konusunda kesinlikle aynı fikirdeyim. Ne olursa olsun eşyaların olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda biraz ruhunu kaybetmiş gibi. Geçenlerde Şişli Atatürk Evi Müzesini gezdim mesela, orası Atatürk’ün kişisel eşyalarıyla dolu. Tabii ki Milli Mücadele açısından oranın da yeri ayrı ama Selanik de benzer olmalıydı. Nihayetinde her şey 1881 yılında orada başladı.
“Kredi kartı kullanımı hemen hemen hiç yaygın değil ve kredi kartı geçen yerlerde bile (Mastercard, Visa veya American Express olsun, pek fark etmiyor) kimi zaman ödemelerde sorun yaşamanız olası.” “Bunun yanı sıra Exchange Office yani döviz bürosu yok denecek kadar az, en azından benim gezdiğim şehirlerde yoktu. Western Union şubeleri de olmasa ülkenin hali hepten harap. Ancak onu da öyle kolay kolay bulamıyorsunuz. Bankalar döviz bozuyor ancak ciddi oranda komisyon ödemek durumunda kalırsınız.”
Selanik’te Erasmus yapacağım ve daha önce böyle bir yorum hiç okumamıştım,bunu görmek beni endişelendirdi açıkçası ve pek de hoşuma gitmedi. ://
Faydalı bir yazı olmuş,teşekkür ederim.
Ne yazık ki böyle bir durum var. Ben de çok şaşırdım açıkçası. Üniversite hayatı keyifli olur diye düşünüyorum, çok pahalı olmayan bir şehir Selanik. Şimdiden başarılar, yorumun için teşekkürler!
Kaancım deniz ürünleri yenilebilecek bir yer gözüne çarptı mı?
Thassos adasının merkezi olan Limenas’ta kıyı şeridinde yan yana çok sayıda balıkçı var. Menüler deniz ürünleri ağırlıklı. Mythos isimli restoranı önerebilirim mesela. Türk kahvaltısı da güzel burasının aynı zamanda.
Merhaba.
Yunanistan da benzincilerde otogaz var mı.
Dikkatinizi çekti mi
Merhaba. Dikkatimi çekmedi ama mutlaka vardır. İyi yolculuklar.