Nasıl Geziyorum? (Son Bölüm)
Herkese merhaba!
Seyahatlerimi nasıl yaptığımı anlattığım yazı dizisinin üçüncü ve son bölümüne hepiniz hoş geldiniz. “Nasıl Geziyorum?” başlıklı yazı dizisinin ilk bölümünde, bir seyahate çıkmadan önce neler yaptığımı tüm ayrıntısıyla ve somut örnekler eşliğinde anlatmıştım.
O yazım burada: Nasıl Geziyorum? 1.Bölüm İkinci bölümde ise seyahatlerim sırasında neler yaptığımı, yani bir başka deyişle nasıl gezdiğimi açıklamıştım. O da burada: Nasıl Geziyorum? 2.Bölüm
Hatırlayacağınız gibi yazının ilk bölümünde bir seyahati, yazılan bir kompozisyona benzetmiş ve üç bölüme ayırmıştım: Giriş, gelişme ve sonuç.
İşte bu son sonuç bölümünde ise seyahatlerim sonrasında yaptıklarımı anlatmaya çalışacağım. Aslında bu yazı, bir anlamda bu blogtaki yazıların nasıl ortaya çıktıklarına dair bir fikir de veriyor.
3-Seyahatten Sonra
Hiç şüphe yok ki gezmek inanılmaz keyifli bir aktivite. Gezerken insanın ruhu tazeleniyor, keşfetme tutkusu artıyor. İnsan yeni yerler gördükçe, yeni kültürlerle ve insanlarla tanıştıkça kendisine yeni zenginlikler katıyor.
Dolayısıyla bir seyahatten döndüğünüz zaman üzerinizde tatlı ama keyifli bir yorgunluk da oluyor. İşte genelde tam da bu keyifli yorgunluk üzerimdeyken yazılarımı hazırlamaya başlıyorum ben de.
İnanın, diğer iki bölümde anlattığım gibi, seyahate çıkmadan önce yapılan hazırlıklar ve seyahat sırasında yapılanlar kadar, döndükten sonraki süreç de bir hayli yoğun ve yorucu geçiyor.
Peki ne yapıyorum? İlk yaptığım şey, yazının ikinci bölümünde bahsettiğim, seyahatlerim sırasında çala kalem tuttuğum notları birer birer temize çekmek. Bunu hemen yapmak önemli çünkü not aldığım kağıtların her bir yanından değişik bilgiler, ilgimi çeken küçük anekdotlar fışkırıyor.
Bunları bir an önce düzenlemek ve sıraya koymak gerekiyor. Bu notların sayısı ve büyüklüğü de gittiğim yere göre değişiyor elbette. Örneğin 2-3 günlük bir hafta sonu kaçamağı yaptıysam notlar nispeten kısa, yazının ilk bölümündeki gibi üç haftalık bir Avrupa turu yaptıysam elbette çok daha uzun oluyor…
Bunları ilk etapta daha derli toplu bir hale getirmeye çalışıyorum ve burada yayınlayacağım yazıların ilk taslağı haline getiriyorum.
Yazıları temize çekip güzel bir metin oluşturmak belki ilk bakışta çok zor gibi görünmeyebilir. Hatta “Bunda ne var ki?” diye düşünebilirsiniz. Ama inanın o kadar da kolay değil.
Karışık ve çalakalem tuttuğunuz bu notları belli bir anlam bütünlüğü içerisinde sıralamak, içinden gereksiz bilgileri çıkarmak, hatta yeri geldiğinde önemli olduğunuzu düşündüğünüz bazı yeni bilgiler de eklemek zorundasınız.
Üstelik bildiğiniz gibi ben çoğu kez dolu dolu içerikler hazırlamaya çalıştığım için yazılarım birazcık (!) uzun oluyor. (Neden bu şekilde içerikler hazırladığımı burada anlattım: Yazılarım Neden Çok Uzun?) O nedenle bu süreç bir hayli vakit alıyor. Merak etmeyin bu yazım fazla uzun olmayacak.
Üstelik buraya kadar anlattığım kısım, işin sadece metinsel yönü. Ancak bildiğiniz gibi bir de bu yazılara görsellik katmak için çekmiş olduğum fotoğraflar ve videolar var. Bunlar da artık olmazsa olmaz.
Vlogların, youtube kanallarının adeta patlama yaptığı günümüzde, mutlaka görselliğe de gerekli özeni ve dikkati göstermek zorundasınız. Metinsel bilgiler mutlaka görsel unsurlar ile desteklenmeli.
Aksi halde çağın biraz gerisinde kalmış oluyorsunuz. Çağın gerisinde kalırsanız, sonradan koşmak da yetmiyor, adeta depar atmak zorunda kalıyorsunuz.
Hal böyle olunca, bunların yapılması da epeyce zaman alıyor. Çekmiş olduğum onca fotoğraf arasından önce hangilerini yazıda kullanmak istediğime karar verip onları seçmek, geri kalanları elemek, sonra seçtiğim bu fotoğrafları daha eli yüzü düzgün hale getirmek için kesip biçmek bayağı vakit alıyor.
Fotoğrafları ciddi bir seçim süzgecinden geçiriyorum. Üstelik aynı şeyi, çektiğim videolar için de yapmak zorunda olduğumu bir düşünün…
Ben fotoğrafları bazen paint programında düzeltiyorum. Genelde tercih ettiğim program ise Pixlr Express. Bu program elbette daha fazla fonksiyona sahip ve ara yüzü kolay. Online çalışılabilmesi de benim açımdan çok büyük bir avantaj. Şipşak istediğim değişiklikleri hemen yapabiliyorum.
Videoların düzeltilmesi için kullandığım başlıca program ise Movavi. Movavi Video Editor Plus, özellikle başlangıç seviyesinde bu işi yapmak için ideal. Çok fazla teknik altyapı bilgisine sahip olmayanlara Movavi programını kesinlikle öneririm. Basit bir ara yüze sahip, ayrıca Türkçe dil seçeneği mevcut.
Açıkçası, bu blog işinin içine iyice girdikten sonra, sizin (ve tabii ki benim) Youtube’da izlediğiniz ve örneğin 5-10 dakika süren, ilk bakışta son derece basitmiş gibi gözüken bir içeriğin yapım aşamasının, aslında ne kadar teferruatlı bir işlem olduğunu da çok daha iyi anladım.
Üstelik gerçekten kaliteli bir video hazırlamak istiyorsanız ve süreyi de daha uzun tutacaksanız, buna ayıracağınız emek ve zaman da bununla doğru orantılı olarak giderek artıyor. Yani ortada çok ciddi bir iş yükü, emek ve zaman söz konusu…
Bu yüzden, genelde bir veya iki kişilik bir ekibin yürüttüğü seyahat ve gezi bloglarının, içerik hazırlarken dışarıdan mutlaka yardım aldıklarını aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekiyor. Aksi pek mümkün değil çünkü…
Örneğin Rotasız Seyyah bu işe tamamen amatör bir ruhla ve sanırım gerçekten de tam anlamıyla tek başına başlamıştı. Ancak işler büyüdükçe arka planda kalıp görünmeyen ama büyük bir iş yüküne sahip bir ekiple devam etmek durumunda kaldı.
Şu an örneğin sosyal medya hesaplarını yürüten başlı başına bir ekibi var. (Onunla ilgili yazım burada: Rotasız Seyyah) Zaten bir insan tek başına aynı anda hem gezip, hem içerik hazırlayıp, hem de sosyal medya hesaplarını takip edemez. Bu mümkün değil…
Mesela ben gerçekten tek başıma olduğum için, doğruyu söylemek gerekirse metinsel içeriklere bu anlamda biraz daha fazla ağırlık vermeyi tercih ediyorum.
Çünkü sürekli video çekmek ve onları da sürekli düzenlemek ile uğraşıp tamamen vlog tarzı bir yayın yapmaya çalışsam, emin olun zamanımın neredeyse çoğunu buna ayırmak zorunda kalırım.
Bu da metinsel içeriklerin azalması, hatta giderek yok olması anlamına gelir. Üstelik ben bu işi hobi olarak sürdürmeye çalıştığım için buna ayıracak çok fazla zamanım da yok.
Yine de ikisi arasında bir denge tutturmaya çalıştığımı da belirtmeliyim. Hatta Covid 19 pandemisi başladıktan sonra, özellikle de 2020 yılının ikinci yarısından itibaren Gezivita Youtube kanalı için hazırladığım içeriklerin sayısı arttı.
Gezivita youtube kanalına buradan erişebilirsiniz, bir tıkla abone olmayı unutmayın lütfen: Gezivita Youtube Kanalı
Evet sevgili arkadaşlar, muhterem seyahat sever insanlar, işte böyle… Seyahat sonrasında burada yayınladığım içerikleri, buraya kadar anlattığım şekilde hazırlamakla meşgul oluyorum.
Elbette, bir seyahatin bitmesi demek, benim için hemen bir diğer seyahat fikrinin aklımda filizlenmesi demek! 🙂 “Acaba şimdi nereye gitsem?” diye düşünmeye başlıyorum. Aklıma bir sürü yer geliyor. Ve böylece bu döngü, yazının ilk bölümünde bahsettiğim yere dönüyor…
Covid-19 pandemisi başladıktan sonra gittiğim yerlerden biri olan Mardin hakkında şöyle güzel bir Mardin gezi rehberi hazırladım mesela: Mardin Gezi Rehberi
Okumak isteyenler için de burada, diğer yurt içi seyahatlerimden bazıları var:
Sevgiler, selamlar!