Stockholm Gezi Rehberi 1. Bölüm
Herkese merhaba!
İsveç, kuzeyin parlayan yıldızı. Ve elbette ülkenin görkemli geçmişiyle öne çıkan tarihi başkenti Stockholm… Evet, bu kez soğuk iklimin sıcak insanlarının şehri Stockholm’deydim. Sizler için güzel bir Stockholm gezi rehberi hazırladım.
İsveç, güler yüzlü, sakin, rahat, yardımsever, saygılı ve hepsinden önemlisi kurallara harfiyen uyan insanların ülkesi. Eğer otobüste, sokakta, vapurda, müzede, ne bileyim bir lokantada olur da yüksek sesle konuşan, sırayı bozan, dikkat çeken birilerine rastlarsanız bilin ki kesinlikle İsveçli değil.
Nitekim, ben bu yazıyı hazırladıktan çok sonra, Türk Dili Dergisi gezi özel sayısında (1973) okuduğum, Celal Nuri İleri’nin Stockholm ile ilgili bir gezi yazısında, benimle neredeyse aynı şeyleri düşündüğünü gördüm.
Üstelik o bunu benden yaklaşık 100 sene (Yazının yayım tarihi 1912) önceki Stockholm ve İsveç için yazmış. İsterseniz birlikte okuyalım:
Dünyanın en uygar ülkesi değilse bile, hiç kuşkusuz İsveç en uygar ülkelerinden biridir. Böyle durgun ve sessiz, erdemli, gelişmiş, özentiden, gösterişten uzak bir ulusa az rastlanır. Buranın kalkınması doğal bir gerçektir, düzmece ve göstermelik değildir.
Bu ırk, Doğu kavimleri gibi hatta Latinler gibi pek o ölçüde çabuk kavrayışlı değildir; hareketli, canlı değildir; görünüşe kapılmaz ama bir işin sonunu bırakmama ve düzenlilik, çalışma ve iş yeteneği, doğruluk ve ağır başlılık bakımından birçok uluslardan önde gelir ve üstündür.
Açıkçası Türkiye’de bu dingin atmosferi aradığım, özlediğim kesin. Stockholm’de, bir yandan rahat, kafamı güzelce dinlediğim, ruhumu ve bedenimi tazelediğim, öte yandan kültüre doyduğum birkaç keyifli gün geçirdim.
Şehrin kendine has atmosferi yanında sahip olduğu muhteşem doğası, geziden aldığım tadı bir kat daha artırdı doğrusu. Kendini tazelemek isteyenlere İsveç gezisi tavsiye ederim.
Peki başkent Stockholm kaç günde gezilir? Bence 3 gün Stockholm turu için ideal.
Stockholm Gezi Notları
Stockholm gezisi için karar verişim çok ani oldu aslında. Pegasus’un kampanya haberi mail kutuma düşer düşmez bu fırsatın bir daha elime geçmeyeceğini anladım ve bir dakika bile tereddüt etmeksizin Stockholm uçak bileti satın aldım.
Stockholm ulaşım için ödediğim gidiş dönüş uçak bileti 347 Türk Lirası tuttu. Evet evet, yanlış okumadınız, Euro veya dolar falan değil, yazıyla üç yüz kırk yedi Türk Lirası!
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı hafta sonuna denk getirdiğim 3 tam günlük bu İsveç seyahati, ucuz uçak bileti fırsatı da yakalayınca, beklenenden daha da uyguna geldi. Belki de Stockholm seyahati adına yaşadığım tek sıkıntı, yolculuk boyunca neredeyse hiç susmadan ağlamayı başaran sol tarafımdaki bebekti.
İstanbul Stockholm arası yolculuk tamı tamına 3 saat 5 dakika sürüyor. Pegasus Stockholm’deki Arlanda Hava alanına uçuyor. Stockholm Arlanda hava alanı, şehir merkezinden 40 km kadar uzaklıkta bulunan oldukça büyük bir hava limanı. 5 farklı terminal binası var. Türkiye’den gelen uçaklar 5 numaralı terminale iniyor.
Arlanda hava alanında SKY CİTY isimli bir kısım bulunuyor. Burası restoranlar, kafeler ve geniş oturma alanlarının yer aldığı bölüm. Aslında bildiğimiz Food Court yani yemek alanı. Benim gibi gece geç saatlerde gelirseniz şayet, burada dinlenebilirsiniz.
Hatta burası gece yarısı yatakhaneye dönüşüyor desem kesinlikle abartmış olmam. Sabaha karşı şehre ulaştığım için, biraz müzik ve kitap ile oyalanarak dirensem de, bir süre sonra ben de kendimi uykunun esaretli kollarına bıraktım.
Hava alanındaki tüm yolculara, kısıtlı süreli de olsa ücretsiz wi-fi hizmeti sunuluyor. Bunu da söylemiş olayım.
Pasaport kontrolüne giderken, dikkatimi çeken iki şey vardı. Biri yeni cilalandığı anlaşılan tahta yer döşemelerinin etkili kokusu, diğeriyse duvardaki bir uyarı levhası. Şöyle yazıyor: Beware of pickpockets. Yani yankesicilere karşı dikkatli olun.
“Bir dakika yahu!” diye geçiriyorum içimden. Burası gelişmiş kuzey değil miydi? Yoksa ben Stockholm turu yapacağım diye yanlış bir yere falan mı geldim?
Başka bir ülkede görsem bu kadar şaşırmayacağım cinsten bir uyarıydı bu gerçekten. Fakat ilginçtir, daha sonra yankesicilere dikkat edin temalı benzer anonsları metro ve tren istasyonlarında da sık sık işittim.
Pasaportumu kontrol eden polis memuru kadın, en çok sorulan bir iki klasik soruyu (Niçin geldin, burada herhangi bir tanıdığın var mı?) sorduktan sonra damgayı vuruyor ve Türkçe olarak teşekkürler diyor. Ben de gülümseyerek karşılık veriyorum.
Stockholm Gezi Notları
Gelmeden önce kararlaştırdığım Stockholm gezi planı şöyle başlıyordu: Önce, gitmeden internetten satın almış olduğum Stockholm Pass kartını teslim almak.
Ancak gece geç saatte hava alanına vardığım için, sabah saat 6’da açılacak olan Stockholm Visitor Center’ı beklemek durumundayım. Daha sonra yanımda getirdiğim birkaç çörek ile kahvaltı ve ardından hostele geçiş.
Daha önce bir kez daha, Paris’ten Madride uçarken Paris Charles De Gaulle hava alanında sabahlamıştım. Bu da ikinci tecrübem oldu böylece.
Mışıl mışıl olmasa da yorgunluğun getirdiği tesirle uyuklarken bir elin hafifçe koluma dokunduğunu hissettim. Gözümü açıyorum, bir polis. Öyle belli belirsiz dokundu ki, uykum ağır olsa kesinlikle hissetmem. Düşünün yani, herkes o denli kibar bu ülkede.
Bana burada uyumanın yasak olduğunu söylüyor. Kafamı şöyle bir kaldırıp etrafıma bakınıyorum. Bir iki saat önce bildiğin yatakhaneyi andıran manzaradan eser kalmamış.
Ben ve birkaç kişi hariç herkes çoktan uyanmış bile. Sky City alanındaki, gece yarısı kapalı olan restoranların açık alanda kalan masa ve sandalyelerinde uyuyanlar da çoktan geçip gitmişler…
Saat sabah 7’ye doğru geliyor. Kalkıp sırt çantamı alıyorum ve Stockholm Pass kartı teslim almak için 5 numaralı terminal binası içinde yer alan, üstte bahsettiğim Arlanda Visitor Center’a doğru yürüyorum.
Burası, terminal çıkış kapısının hemen önünde zaten. Normalde gün içerisinde, aynen bizdeki bankalarda olduğu gibi sıra numarası almak gerekiyor işlem yaptırmak için. Ama sabahın bu erken saatinde etrafta zaten kimse olmadığı için ben direk gişeye doğru yöneliyorum.
Stockholm Pass, Stockholm gezi maliyetini oldukça düşüren, ekonomik bir şehir kartı. Ben 3 günlük olanını aldım. Ayrıca yine 72 saatlik (3 günlük) Travel yani Stockholm şehir içi ulaşım opsiyonunu da karta ekledim.
Hem toplu taşıma hem de şehir kartı toplamda 1135 İsveç Kronuna (SEK) denk geldi. Türk lirasına çevirirsek Eylül 2017 kuruna göre yaklaşık 495 TL’ye denk geliyor bu fiyat. Seyahat seçeneği olmadan, sadece 3 günlük Stockholm Pass fiyatı ise 895 SEK. Yani 390 TL.
İlk bakışta çok pahalı gibi görünmesine karşın, yazıda da göreceğiniz gibi, Stockholm gezilecek yerlerin fiyatlarını tek tek hesaba kattığınızda, kart ödediğiniz ücreti fazlasıyla çıkartıyor.
Stockholm gezisi yapıp da, bir-iki yer görüp dönmek de pek mantıklı bir seçenek olmadığından, bence bu kartı kesinlikle satın alın derim.
Kartın içinde Stockholm görülecek yerler arasında yer alan bir çok yer var; Vasa Müzesi, Kraliyet Sarayı Royal Palace, Fotografiska Müzesi, Skansen Açık Hava Müzesi, Drottningholm Sarayı, Gröna Lund…
Kanal ve ada turları ile Hop On & Hop Off otobüsleriyle Stockholm şehir turu da karta dahil olan hizmetler arasında.
Ancak unutmayın, kartla bir kez girdiğiniz bir yere ikinci kez girme hakkınız yok. Aşağıda kart ile ücretsiz girebileceğiniz en önemli 10 yerin listesi bulunuyor.
Stockholm Gezi Rehberi
İlk kullanımla devreye giren bu kartı satın almak çok kolay. Aynı I Amsterdam Card gibi ödeme yaptıktan sonra mailinize bir dekont fatura geliyor.
Barkod okuyuculu bu kağıdın tüm sayfalarının çıktısını yanınıza alıp Stockholm’de kartı teslim alıyorsunuz. Benim gibi gitmeden online alırsanız indirim yakalama şansınız var. Bunu mutlaka değerlendirin. Daha ucuza gelecek.
İsveç gördüğünüz gibi pahalı bir ülke. Fakat benim gözlemlerime göre, bir Danimarka kadar değil. Onu da söyleyeyim. Açıkçası bugüne dek gezdiğim 25+ ülke arasında en pahalısı, en çok cep yakanı açık ara Danimarka’ydı.
Peki, Stockholm’de nerede kalınır? Ben seyahatlerimde adet olduğu üzere, yine her zamanki gibi hosteli tercih ettim. Archipelago Hostel Stockholm’ün tarihi şehir merkezi Gamla Stan’ın tam ortasında yer alıyor.
Stockholm merkez istasyonunda (Aşağıdaki haritada görülen Stockholm Central Station) inince yürüyerek 10 dakikada kolayca ulaşılabilir. İstasyona çok yakın.
Gitmeden yaklaşık 1-1,5 ay önce (Yani 2017 yılı Nisan ayı başında) baktığımda karşıma çıkan en uygun fiyatlı opsiyon, en ucuz konaklama seçeneği buydu. 4 kişilik odada 4 gece konaklama ücreti 800 SEK yani yaklaşık 350 Türk Lirası tuttu.
Buradan da şunu anlıyoruz: Stockholm gezi yapacaksanız, olabildiğince erkenden kalacağınız yeri ayarlamakta fayda var. Yazın fiyatlar haliyle daha da yüksek olacaktır.
Stockholm Gezi Rehberi
Yalnız bu hostelde havlu, nevresim ve çarşaflar için ekstra 65 SEK daha ödeniyor. Bazı katı kuralları olmasına rağmen özellikle temizliğiyle öne çıkan bu hosteli oldukça beğendiğimi söylemeliyim.
Check-In ve Check-Out saatleri dışında gelecekseniz mesela, mutlaka tesisle iletişime geçmeniz gerekiyor çünkü 24 saat açık bir resepsiyon söz konusu değil. Hatta resepsiyon sabah 9’da açılıyor ve check out süresi biter bitmez kapanıyor, hostelde hiçbir görevli kalmıyor. Sonra siz de kapıda kalmayın!
Hostelde banyo ve tuvaletler tamamen ortak. Odalarda sigara içilmesine kesinlikle izin verilmiyor. Bunun yanı sıra örneğin valizinizi veya çantanızı bırakabileceğiniz bir yer yok.
Ayrıca size 65 SEK karşılığı verilen çarşaf ve nevresim takımını mutlaka serip kullanmanız gerekiyor. Aksi halde ceza ödemek durumunda kalabilirsiniz. Bunu Booking yorumlarında okumuştum.
Her şeye karşın resepsiyonda görev yapan Rumen Natalia oldukça şirin ve yardımsever. Ayrıca hostelin tam karşısında yer alan ve kahvaltı için güzel bir mekan olan Cafe Cronan, hostel müşterilerine indirim yapıyor.
Archipelago Hostel Kraliyet Sarayına, Nobel Müzesine, Riddar Holmen adası ve Kilisesine, Djurgarden ve Skeppsholmen adalarına kalkan feribot iskelesine de çok yakın. Dolayısıyla Stockholm gezi planı yapanlar için kesinlikle önerebileceğim bir yer.
Stockholm Pass kartı aldığım bankodaki görevli bayan, bana Arlanda hava alanı Stockholm şehir merkezi arası ulaşım için en ucuz ulaşım yöntemini anlatıyor.
Arlanda hava alanından şehir merkezine ulaşım için siz de benim gibi Stockholm Pass’a Travel yani seyahat seçeneğini dahil ettiyseniz yapmanız gereken şey çok basit.
5 numaralı terminal binasından çıkınca, ön tarafta numaralandırılmış peronları göreceksiniz zaten. Biz çıkar çıkmaz sola, yine 5 numaralı otobüs peronuna doğru yürüyoruz. Buraya gelecek olan 583 numaralı Marsta otobüsüne biniyoruz. Marsta zaten son durak.
Hava alanından buraya ulaşım yaklaşık 15 dakika sürüyor. Marsta istasyonunda indikten hemen sonra da kalabalığı takip ederek tren istasyonuna geçiyoruz ve buradan bineceğimiz tren ile Stockholm merkez tren istasyonuna (Stockholm Central Station) ulaşıyoruz.
Bu yolculuk biraz daha uzun sürecek, yaklaşık 40 dakika kadar. Yani toplamda bir saat süren bir yolculuk ile önceden almış olduğumuz Stockholm Pass’ın avantajlarından daha şehre iner inmez yararlanmaya ve bedava seyahat etmeye başlamış olduk böylece.
Peki, bunun dışında daha hızlı bir seçenek yok mu? Elbette var. Ancak çok daha pahalı.
Bunlardan en hızlısı taksi mesela. Taksi ile 400 SEK civarı bir ücrete merkeze ulaşabilirsiniz. Kalabalık bir arkadaş grubu ile (örneğin 4 kişi) gidiyorsanız elbette düşünülebilir. Ancak tek başına seyahat eden bir sırt çantalı gezgin için ufak çaplı bir servet bu.
Tren ile ulaşım bir diğer seçenek. Tren ile ulaşımda fiyatlar ve yolculuk süresi değişken. Ortalama 50 dakikada direk merkeze giden trenin fiyatı 128 SEK. 1 saat 25 dakikada giden trenin fiyatı ise 48 SEK. Bunların da biletini hava alanında terminal içindeki bilet makinelerinden alabilirsiniz. Aşağıda fotoğrafı göreceksiniz.
Stockholm Gezi Notları
Hatta burada bilmeniz gereken önemli bir şey daha var. Trenin iki güzergahı var. Bunlardan biri ülke içinde kullanılan regional tren yani bölgesel/yerel, diğeri ise genel.
Örneğin aynı makinelerden Norveç’in Oslo ve Danimarka’nın Kopenhag şehirleri de dahil olmak üzere, İsveç içindeki herhangi bir yere bilet almak mümkün.
Yani Arlanda’yı başka bir ülkeye gitmek, Oslo ulaşım veya Kopenhag ulaşım için aktarma yeri olarak da kullanabilirsiniz bu anlamda. Aklınızda bulunsun.
Üçüncü ve çok sık kullanılan diğer seçenek ise otobüs ile direk ve 40 dakikada şehir merkezine ulaşım. Ancak burada da Stockholm Pass bir işe yaramıyor ne yazık ki…
Aynen bizdeki Havataş otobüsü gibi, Arlanda hava alanı Stockholm arası taşımacılık yapan özel bir otobüs firması var: flygbussarna
Sık aralıklarla ve 24 saat sefer yapan (gece 01:00 ve 05:00 arası seferler seyrekleşiyor) bu firma bizi zahmetsizce ve tek seferde merkeze ulaştırıyor. Ancak bu da biraz pahalı bir seçenek. Bir kişi tek yön bilet fiyatı 99 SEK (Yaklaşık 43 Türk Lirası)
Üstelik bu da internetten satış fiyatı. Yani bileti internetten almayıp hava alanındaki makinelerden bilet almanız durumunda bu fiyat daha da artıyor.
Otobüslerin içinde kesinlikle bilet satışı yapılmıyor, haberiniz olsun! İnternetten veya otomatlardan satın almış olduğunuz biletle istediğiniz saatteki bir otobüse binebiliyorsunuz. Bunda hiç problem yok.
Hava limanında gök kuşağı logolu bilet makinelerini göreceksiniz zaten. Hatta duvardaki online reklam panosunda bir sonraki otobüsün kalkmasına kaç dakika kaldığı bile görülüyor. Güzel bir özellik. Artık seçim sizin.
Stockholm şehir içi ulaşım kolay. Ancak her yere yürümek pek mümkün değil. Tramvay, otobüs, metro, feribot gibi oldukça farklı seçenekleriniz var ve Stockholm Pass seyahat kartı bunların hepsinde geçerli.
Tramvaya bindiğinizde mesela, gözünüz kart okutma makinesi arayacaktır doğal olarak. Ancak bulamayınca şaşırmayın, çünkü yok! Evet biraz tuhaf. Bir görevli gelip elindeki makineye biletinizi okutuyor. Bana bu yöntemin İsveç gibi bir ülke için son derece ilkel geldiğini itiraf etmeliyim.
Metronun Stockholm’deki ismi ise farklı. Stockholm metrosuna Tunnelbana deniyor ve metroya T harfi ile işaretlenmiş duraklardan iniliyor.
Gittiğinizde, bizdeki M harfi yerine, gözler beyaz bir yuvarlak içindeki T harfini arıyor yani. Bazı metro istasyonlarının gerçek birer sanat eserini olduğunu da eklemem şart. Özellikle mavi metro hattındaki kimi duraklar bu şekilde.
Stockholm Gezi Rehberi
Gelelim İsveç ile ilgili genel bilgilere. İsveç para birimi, Vikingler, İsveç’te konuşulan dil, Stockholm nerede, İsveç nüfusu, Stockholm hava durumu gibi konular hakkında kısa kısa bilgiler vereyim.
İsveç, İskandinav yarımadasının doğusunda kalan, ormanlarla kaplı bir ülke. Nüfusu 10 milyona yakın. Başkent Stockholm’ün nüfusu ise 2 milyonun üstünde.
İsveç dili olan İsveççe, Hint-Avrupa dil ailesi içinde Danca ile beraber kuzey Germen dillerinden biri. Milattan önce 3. bin yılda Keltleri izleyen bir grup insan, günümüzün İskandinav ülkeleri ile Almanya’nın kuzey doğu topraklarını işgal eder. Bunlar Germen halkıdır.
Kuzey Germenlere ait orijinal Nors dilinin örnekleri, İskandinavya’nın dört bir yanına yayılmış olan Runik kitabelerinde bulunmaktadır. Bu Nors dili, milattan sonra birinci bin yılda, içinde İsveççenin de yer aldığı doğu ve batı İskandinav dillerini (İsveççe, Danca, İzlandaca, Norveççe vb.) oluşturur.
Fakat insanlar arasındaki sürekli etkileşim ve coğrafi yakınlık, iki ayrı kola ayrılmasına rağmen bölgedeki halkların birbirini anlamasını, dilsel birliğin korunmasını sağlar. Bugün de kimi farklılıklar taşımakla beraber bölgedeki İskandinav halkları konuşurken birbirlerini rahatça anlayabiliyorlar dersek yanılmış olmayız.
Bugün Viking adını verdiğimiz Danimarka, Norveç ve İsveç halklarının yaşadığı coğrafya 11. yüzyıldan itibaren askeri ve ticari açıdan gelişmeye başlamıştır.
Viking ismi, köylerin yer aldığı dar koylara verilen Vik isminden türemiştir. Vikinglerin yaşayış şekilleri, kurumları ve inançları konusunda en sağlıklı bilgileri Saga edebiyatında bulmak mümkündür.
Ayrıca Stockholm gezi rehberinin ilerleyen kısımlarında bahsedeceğim Skansen Açık Hava Müzesi de, özellikle İsveçin geçmişine ışık tutan yerlerden biri olarak oldukça dikkate değer. Bundan ileride zaten bahsedeceğim için şimdilik es geçiyorum.
İsveç Vikingleri, eski ticaret yollarını kullanmak suretiyle Dinyeper ve Volga’ya ulaşarak o dönem Türkler ve Slavlarla yakın ilişkiler kurmuştur. İsveç’te yapılan kazılarda, bu dönemden kalma çok sayıda Türk ve Bizans parası bulunmuştur.
Stockholm Gezilecek Yerler
Ancak İsveç’in Türklerle olan tek ilişkisi bununla sınırlı değil. Daha yakın bir tarihten önemli bir örnek daha var. Henüz 15 yaşında tahta çıkan İsveç Kralı 12. Şarl (1682-1718) yani nam-ı diğer Demirbaş Karl’ın hikayesi de oldukça ilginç. Bu tarihsel serüveni kısaca özetleyelim.
1700 yılında Danimarka, Polonya-Saksonya ve Rusya birleşerek İsveçe karşı bir ittifak oluşturur. İsveç kralı, Rus Çarı Deli Petro karşısında Poltova Muharebesinde yenilgiye uğrar ve 1709 yılında Osmanlı’ya (Tam olarak Türk sınır kalesi olan Bender’e) sığınır. İlk başta kısa süreli olması beklenen bu konaklama sanıldığından çok daha uzun sürer.
Sürgündeki kral tam 5 yıl Osmanlı himayesinde yaşar! Bu haddinden fazla süren misafirliğin artık diplomatik bir krize yol açması üzerine 1714 yılında ülkesine dönmek zorunda kalır.
Ancak kralın toplamda neredeyse 15 yıl İsveç’i dışarıdan yönettiğini söylemek mümkün. Ne yaşam öyküsü ama! Ayrıca İsveç halkının Novgorod (Bugünkü Rusya toprakları içinde yer alan bir kent) ve Kiev gibi kentleri denetimleri altına alarak buradaki ilk Rus Devletini kurduğunu da belirtelim.
Rusya isminin İskandinav dillerinden türediği konusunda, bugün bütün kuşkular tamamen ortadan kalkmış durumda. Hatırlayacağınız üzere bundan kısaca “Lviv gezi rehberi” başlıklı yazımda bahsetmiştim. (Bakınız: Lviv Gezi Rehberi)
Kaldığım hostelin ve aynı zamanda Polonyalı caz sanatçısı Grzech Piotrowski’nin bir albümünün de ismi olan Archipelago ise, İngilizcede takımada demek. Stockholm de yukarıdaki google haritasından göreceğiniz gibi bir anlamda böyle sayılabilir.
Şehir çeşitli adacıklardan oluşuyor. Tam bir sayı vermek gerekirse Stockholm, Malaren Gölü ile Baltık Denizinin kesişim kümesinde, 10’dan fazla ada üzerinde kurulu.
Gamla Stan ise Stockholm’ün ilk ve en eski yerleşim bölgesi. Bizdeki tarihi yarımada, Sultanahmet, Ayasofya ve Topkapı Sarayı çevresi gibi.
Stockholm Gezi Rehberi
AB üyesi ülkeler arasında yer almasına rağmen İsveç para birimi olarak kendi yerel parası olan İsveç Kronunu (SEK) kullanıyor. Kredi kartı kullanımı da yaygın.
Ben de Stockholm alışveriş için genelde kredi kartı kullandım. Daha önce de belirttiğim gibi, İsveç bize kıyasla pahalı ülkelerden biri.
Bir fikir vermesi açısından alttaki bilgilere dikkatlice bir göz atmanızı isterim. Çeviriler 2017 yılı Eylül ayı kuruna göre kabaca hesaplanmıştır.
(Ben seyahatlerimde döviz kuru çevirici olarak offline çalışabilme özelliği de olan XE Converter kullanıyorum. En iyi seyahat uygulamaları yazımda kullandığım diğer uygulamaları da bulabilirsiniz: En İyi Seyahat Uygulamaları)
-
- 10 SEK: 4 TL
- 50 SEK: 21 TL
- 100 SEK: 43 TL
- Su: 15 SEK
- Markette ufak şişe meyve suları: 20-25 SEK
- Markette bir şişe bira: 20-25 SEK
- Mc Donald’s ortalama bir menü: 75-80 SEK
- Hostelde gecelik konaklama: 200 SEK
İsveç denince aslında benim aklıma ilk anda İngiltere’de düzenlenen 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde yaptığımız iki maç ve o dönemin ünlü 1994 Dünya Kupası üçüncüsü İsveç milli takımı geliyor…
Kadrosunda yer alan Martin Dahlin, Jesper Blomqvist, o dönem henüz çok genç olan Henrik Larsson, sonradan Fenerbahçe’de de oynayan forvet Kennet Andersson, ünlü kaleci Thomas Ravelli, yine bir dönem çok kısa Galatasaray forması giyen ancak 1994 yılındaki lig şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Roger Ljung (Benim de gittiğim şampiyonluk maçında Bursaspora karşı bir gol de atmıştı hatta), Thomas Brolin gibi oyuncularla, bir dönem adından sıkça söz ettiren bir ekipti İsveç. Evet, tahmin edeceğiniz gibi Zlatan Ibrahimovic ise benim gibi o zamanlar ufak bir çocuktu. 🙂
Ayrıca altmıştan fazla filmiyle sinema sanatına çok önemli eserler armağan eden ünlü yönetmen Ingmar Bergman’ı da kesinlikle es geçmek istemem. Güz Sonatı (Autumn Sonata), Fısıltılar ve Çığlıklar (Cries & Whispers), Yaban Çilekleri (Wild Strawberries) son derece vurucu filmlerinden birkaçıdır.
İsveçli caz vokalisti Lisa Ekdahl’ı ise İstanbul’da canlı dinlediğim için kendimi pek bir şanslı hissederim. Siz de hala tanışmadıysanız mutlaka bir dinleyin.
Archipelago Hostel’de check-ini tamamladıktan sonra kendimi Stockholmün tarihi bölgesi olan Gamla Stan sokaklarına atıyorum.
Arnavut kaldırımlı dar sokaklarıyla Gamla Stan kendine ait farklı bir atmosferi olan, günü neredeyse 24 saat yaşayan, publar, cafeler, marketler, hediyelik eşya dükkanlarıyla dolu tarihi bir alan.
Bu saydıklarımın yanı sıra ufak, birkaç katlı, pencereleri önünde saksılar dizili, sıvası dökülmüş kimi evler göze çarpıyor. Bu bölge şehirde bulunduğum sürece görebildiğim kadarıyla sadece pazar akşamı oldukça tenhaydı.
Stockholm gezilecek yerler açısından fazlasıyla zengin bir kent. İlk durağım Stockholm Nobel Museum. Yani Nobel Müzesi.
Hostele yalnızca 5 dakika yürüme mesafesindeki bu müzeye giderken, Gamla Stan’ın şirin mi şirin, bu daracık ara sokaklarını adımlamanın tarifi gerçekten imkansız.
Şansıma, bulunduğum süre boyunca hava da güzel olunca, boş vakitlerimin çoğunu bu sevimli sokakları dolaşarak geçirdim. Size de tavsiyem, mümkün olduğunca her bir sokağı adım adım gezin.
Karşınıza aniden çıkacak şapeller, kiliseler, küçük meydanlar ve çeşmeler geçmişten günümüze birer şarkı mırıldanıyor adeta.
Bir de şehrin iki kişinin yan yana ancak sığabileceği, her daim turistlerle dolu olan meşhur en dar sokağı var tabii, onu da bulmak size düşüyor artık. Bu sokak, eğer gittiyseniz, Bursa’nın Cumalıkızık Köyünün meşhur Cin Aralığını anımsattı bana…
Nobel Müzesi, Stockholm’de gezilecek yerler arasında en başta yer alan Royal Palace yani Kraliyet Sarayının hemen yanında yer alıyor. Müzenin hemen önündeki meydan ise, meşhur Stockholm evlerinin fotoğraflandığı alan: Stortorget Meydanı.
Stockholm gezisi yapıp da burada fotoğraf çekmeyen, çektirmeyen yok. Burası her daim kalabalık, hep hareketli, cıvıl cıvıl…
Müze tek katlı, aşırı büyük değil. Buna rağmen bilime, bilimsel buluşlara, bilim insanlarının hayatlarına meraklıysanız (The Genius: Dahi dizisine de bir ara bakmayı ihmal etmeyin!) mutlaka uğramanız gereken bir yer.
Mesela benim de orta okul yıllarımdan, fen bilgisi derslerinden hatırladığım Bay ve Bayan Curie’ye ait çalışma düzeneklerini görmek beni fazlasıyla memnun etti. Bunun yanı sıra müzenin içinde İngiliz yazar Rudyard Kipling’in 1907 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü alan Orman Kitabı’nın ilk baskısını görebilirsiniz.
Kanımca en dikkati çeken objelerden biriyse bir gazete. Nazi Almanya’sı döneminde çıkardığı gazete ile o dönem yapılan adaletsizliklere, hukuksuzluklara ve savaş çığırtkanlığına belki de tek başına karşı koyan gazeteci yazar Carl Von Ossietzky 1935 yılında Nobel Barış Ödülünü almıştır. Aşağıda bu gazeteyi görebilirsiniz.
Orhan Pamuk ve Aziz Sancar, Türkiye’den ödüle layık görülen isimler olarak çoktan tarihe geçtiler zaten. Buna rağmen bilim ve bilim insanları ne yazık ki ülkemizde gereken ilgi ve alakayı görmüyor.
Siyasetin bu kadar baskın olduğu bir toplumda pek de şaşırtıcı değil. Stefan Zweig bilim ve bilim insanlarının çalışmalarının önemi hakkında şöyle yazar:
…Bizim asıl görevimiz, acımasız kahramanlık yerine daha yüce saydığımız ötekini, yoksul, ünsüz ve yalnızlık tarafından kemirilerek büyük bir özveriyle laboratuvarlarına kapanmış o büyük bilim adamlarının kahramanlığını, ömürleri boyunca hiç savaş yapmamış, bütün güçlerini sorumluluk, hoşgörü ve insancılık doğrultusunda etkin olabilmek için harcamış devlet adamlarının, hükümdarların, başkanların kahramanlığını anlatmak değil midir?
Bir yanılgı sonucu, bir liderin politik alandaki küçük ya da büyük başarılarını, yeryüzünün küçük bir parçasının alınmasını zamanımızın tarihi sanıyoruz; oysa gerçekte bu, yalnızca bir an’ın tarihidir.
Gelecek kuşağın dış ve iç yaşamını gerçekten değiştirecek olan, belki de şu anda yüzlerce laboratuvardan birinde, ufacık bir deney ya da başlangıçta ne olduğunu anlamadığımız küçük bir hesap işlemi sonunda ortaya çıkmaktadır. (Stefan Zweig, Yarının Tarihi, Çevirmen: Ahmet Cemal, Can Yayınları, İstanbul, 2015)
Bildiğiniz gibi ödüllere adını veren Alfred Nobel İsveçli. O da asıl mesleğinin yanında benim gibi gezmeyi çok sevenlerden. Bunun doğal bir getirisi olarak, başta İngilizce ve İtalyanca olmak üzere birden çok yabancı dil biliyordu. Alfred Nobel, 1895 yılındaki vasiyetnamesi ile bir Nobel Tesisi kurmuştur.
Buradan elde edilen yıllık gelirler ile, insanlığa büyük hizmetleri dokunan insanlara Nobel ödülleri dağıtılmasına karar verilmiştir. Nobel Ödülleri birkaç farklı alanda dağıtılıyor. İlk kez 1901 yılında verilmiş.
Tarihte Nobel Ödülünü reddedenler de var. Örneğin felsefe, roman gibi farklı alanlarda eserler veren dünyaca ünlü Fransız yazar Jean Paul Sartre bunlardan biri. Sartre ödülü reddetme gerekçesi olarak, resmi payelere sırt çevirmeyi bir yaşam felsefesi olarak seçimini gösterir.
Ödüle farklı dalda (Fizik ve Kimya) iki kez layık görülen, hatta Nobel Ödülü alan ilk kadın unvanına sahip olan Madam Curie de, 1903 yılındaki ödülü ancak eşinin de ödüle ortak edilmesi şartıyla kabul etmiş. Marie Curie bu ilk ödülünü Radyasyonun keşfi nedeniyle almıştır.
Stockholm Nobel Müzesinde yakın tarihin önemli şahsiyetlerinin kimi kişisel eşyaları da sergileniyor. Nobel Müzesine normalde giriş ücreti 100 SEK. Stockholm Pass karta ücretsiz.
Pazartesi günleri kapalı olan müzede, saat 10:15’ten başlayarak 16:15’e kadar her çeyrek saat diliminde başlayacak şekilde ücretsiz İngilizce rehberli tur yapılıyor. Kapanış saati ise 18:00
Müzenin önünde bir müzik şenliğine denk geliyorum. Oldukça keyifli bir sürpriz! Bizdeki halay başı gibi duran yaşlı bir amca, come on, come on! demek suretiyle, turistleri dans eden halkaya katmaya çalışıyordu bütün sevimliliğiyle.
Bu görüntüleri yazının ikinci kısmına eklediğim videoda ve youtube kanalımda (Youtube arama kutucuğuna Gezivita yazmanız yeterli) bulabilirsiniz.
Stockholm gezi rehberinin ilk bölümü burada sona eriyor. Stockholm gezi notları ikinci bölüm için lütfen buraya tıklayın.
Merhabalar. 1. Bölüm gayet akıcı ve bilgilendirici olmus. 2. Bölümü sabırsızlikla bekliyorum. Tesekkurler.
Beğendiğinize sevindim. Ben teşekkür ederim.
Kaancım benim Stockholm’deki favori bölgem Götgatan Caddesi. Alışveriş için en uygun yer. Sevgiler
2.bölümü hala yayınlamadınız mı acaba?
Merhabalar! Sorduğunuz çok iyi oldu, ben de bu konuda bir bilgilendirme yapmış olayım böylelikle. Stockholm gezi notları 2. kısmı şu sıralar yazıyorum. En yakın zamanda yayınlamayı düşünüyorum. Bu şekilde kaymaksız kadayıf gibi yarım kalmış sanırım. 🙂
Merhabalar. Çok güzel bir İsveç gezi rehberi olmuş. Elinize sağlık. Siteniz çok güzel gerçekten.
Çok teşekkürler. Amsterdam gezi notları isimli yazımı da okumayı unutmayın. Dolu dolu bir yazı oldu o da.
Merhabalar,
Günümüzde mutluluğa dair pek çok yaşam felsefesi popüler olmuş durumda. Daha sade ve düzenli bir yaşam için popüler hale gelen Konmari, Ikigai, Hygge derken ‘’Lagom’’ kavramını da sıkça duyuyoruz. İsveç’ten dünyaya yayılan dengeli yaşam felsefesi Lagom, minimalizmle iç içe bir kavram. Özünde, hayatı sadeleştirerek mutlu olma fikri yatıyor. Minimalizm de öncelikle sanatta ve mimaride ortaya çıkmış bir akımken şimdi bir yaşam tarzı oldu. Eşyadan kıyafete her alanda minimalizmin etkilerini benimsemek mümkün. Lagom da bu noktada bir dekorasyon akımı olarak bilinse de yaşam tarzı haline gelmiş durumdadır. Kelime anlamı olarak; ne çok fazla ne çok az, tam kararında manasına geliyor. Anneannelerimizin azı karar, çoğu zarar sözünü de andırmaktadır. Lagom üzerine yazdığım yazımı izniniz olursa ben de sizinle paylaşmayı isterim: https://www.tarz2.com/ne-cok-az-ne-cok-fazla-tam-kararinda-lagom
Keyifli okumalar dilerim, sağlıcakla kalın.
http://www.ebrubektasoglu.com
Merhaba. Elbette, yorumun ve katkın için teşekkür ediyorum.