Bled Gezi Notları
Herkese merhaba!
Bled Gölü adeta Bob Ross tablosu gibi! “Bob Ross mu, hımm, kulağa pek tanıdık gelmiyor, o da kim acaba?” diyenler olabilir elbette… Hiç tanımayanlar, internette ufak çaplı bir gezintiyle hızla kendisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilir.
Ancak Amerikalı ressam Bob Ross’u aranızdan hatırlayanlar çıkacaktır mutlaka. 1980 kuşağı için çok önemli bir isimdi. O, bizim için kıvırcık saçlarıyla ilk Bonus kafaydı aslında!
Özel kanalların bu denli yaygın olmadığı dönemde, yıllar önce TRT’de her hafta yayınlanan güzel bir programı vardı. Ben yetenekli değildim, -çöp adamı resimden saymazsak- resim yapmayı hiçbir zaman beceremedim ama bu programı da izlemekten asla vazgeçmedim. Öylesi keyifliydi…
Bob Ross’un hünerli elleriyle palete yaptığı ufak dokunuşları seyretmenin tadı, en az program sonunda ortaya çıkan nefis manzara tablosu kadar güzeldi.
Harika bir manzaraya sahip Bled, Avrupa’nın en yeşil ülkelerinden biri olan Slovenya’nın ufak bir kasabası. İşte bu yazımda size gölüyle meşhur bu sevimli yeri tanıtmak istiyorum.
Peki Bled Gölü nerede? Alttaki Google haritalar kısmında göreceğiniz gibi, Slovenya’nın başkenti Ljubljana’ya yaklaşık 50 km mesafede, gizli bir cennet Bled Gölü…
Bled gezi yapmaya nasıl ve ne zaman karar verdim? 2015 yılı sonbaharında, Slovenya’nın başkenti Ljubljana ucuz uçak bileti bulunca, hemen internette araştırmalara başladım.
Gitmişken, acaba Ljubljana’nın yanında yöresinde görmeye değecek güzellikte başka bir yer daha var mıdır diye… İyi ki de yapmışım bu araştırmayı. Hayat, karşıma işte bu tarifsiz nitelikteki doğal güzelliği, tabiat harikasını çıkardı!
Peki, Bled ulaşım nasıl oluyor? Bled Gölüne nasıl gidilir? Çok basit. Ben Ljubljana otobüs terminalinden bindiğim otobüs ile rahatça göle ulaşıp günübirlik bir Bled turu yaptım. Siz arzu ederseniz bir gece kalabilirsiniz hatta. Bence bir gece konaklamalı Bled gezisi en ideali olur. Böylelikle gecesini de görmüş olursunuz hem.
Ljubljana otobüs terminalinden bineceğiniz otobüs, sizi gölün hemen yanında indiriyor zaten. Araçtan indikten sonra aşağı doğru salına salına 10 dakika yürümeniz gerekiyor sadece. Hepsi bu.
Ljubljana Bled arası yolculuk çok uzun sürmüyor. Otobüsle yaklaşık 1,5 saat. Şayet Slovenya’ya gider, Ljubljana gezisi yaparsanız, rotanıza mutlaka Bled Gölünü de eklemeyi ihmal etmeyin. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.
Bled gezilecek yerler bakımından öyle çok zengin değil. Ancak Bled Kalesinden seyredeceğiniz manzara, gölün ortasındaki küçük adacıkta yer alan tarihi kilise, gittiğiniz mevsim ve hava şartları uygunsa göle girip yüzmek, uygun değilse de Bled Gölü etrafında yürüyerek bir tur atmak, bisiklete binmek zaten fazlasıyla yeterli olacaktır.
Gitmeden önce mutlaka Bled hava durumunu kontrol edin ve ona göre ne yapacağınıza karar verin. Hava ve mevsim şartları uygunsa yanınıza mayonuzu almayı unutmayın sakın!
Grafiklerden görüldüğü üzere, Bled gölünü ziyaret etmek için en uygun mevsim yaz. Hava aşırı sıcak değil. Ancak yıllık ortalama yağışın düşük olduğu ilkbahar veya sonbaharda da gayet güzel olacaktır. Aslında mevsimsiz bir güzellik Bled Gölü…
Ben gölün etrafında yürüyerek tam bir tur attım. Hiç durmaksızın bile yapsanız bir saatten fazlasını alacaktır bu yürüyüş. O yüzden dinlenerek, ağır ağır yürümenizi öneririm. Bunun yanı sıra bol bol fotoğraf çektim. Gölde yüzen sevimli kuğuları yanımda getirdiğim sandviçimle besledim.
Ama en önemlisi, her ne yapıyor olursanız olun, tertemiz havayı, mis gibi oksijeni eş zamanlı içine çekmek olsa gerek. İstanbul’un egzoz dumanlarından, kirinden ve boğucu gürültüsünden sonra doğal bir ilaç gibi geldi Bled.
Yürürken arada bir durdum, trekking yapan insanlarla selamlaştım, harikulade manzaraya tekrar tekrar baktım. Bled gezisi sırasında balık tutanların yanlarına sokuldum.
Elimde Stefan Zweig’in Macellan’ı, gölün kıyısındaki banklardan birine oturup huzurla kitabımı okudum. Macellan koca bir dünyayı keşfe çıkmıştı, bense şimdilik yalnızca Bledi keşfediyordum sırt çantamla…
Bisiklet süren insanların hafif rüzgarı vurdu sırtıma bu esnada. Bled Kalesinin yer aldığı tepeden, altta göldeki kanocuları seyrettim bir süre. Bled Gölüne giren gençlerin neşeli seslerini işittim uzaktan. Her şey ama her şey bitmesini asla istemediğim bir rüyaydı sanki. Bled’i çok, hem de öylesine çok sevdim ki!
Bled Kalesine çıkmak için iki seçeneğiniz var: Arabayla veya yürüyerek. Benim gibi arabasız geldiyseniz yürüyerek çıkmak için oldukça dik bir yokuşu tırmanmak gerekiyor. Yanınızda mutlaka su ve yiyecek bulundurun. Ara ara dinlenmek için kısa molalar vermeyi de ihmal etmeyin. Çünkü bu merdivenler gerçekten fazlasıyla dik.
Tepedeki kaleye varmak 15-20 dakikanızı alacaktır. Taşlı dağların adeta ortasında yer alan Bled Kalesinin içinde ufak bir de müze var. İçinde pek çok eski eşya sergileniyor. Burayı da ziyaret edin. Ben kaleye girerken resmi bir resepsiyon için hazırlık yapılıyordu. Garsonlar kokteyl masalarını düzenliyorlardı.
Çıkarken, ellerinde kadehleriyle içkilerini yudumlayan zarif hanımefendi ve beyleri gördüm. Bir kokteyl için bundan daha uygun bir yer, daha hoş bir atmosfer düşünmek zor gerçekten de. Bled Kalesi giriş ücreti 2017 yılı eylül ayı itibarıyla 10 Euro.
Gölün ortasında yer alan adaya çıkmak için kıyıda bekleyen tekneleri göreceksiniz zaten. Bunlarla adaya 5 dakikada rahatça ulaşabilirsiniz. Bu teknelere Pletna deniyor.
Ayrıca gölün kıyısında, tam olarak kalenin tam karşısında, göle sıfır konumda yer alan otelin hemen yan tarafında yemek yenecek çeşitli mekanlar bulunuyor. Bu kafe ve restoranlar öyle çok pahalı değil, fiyatlar uygun.
Bled Gölü, bana Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de yer alan Jarun Gölünü anımsattı biraz. Ama daha çok Makedonya‘nın incisi Ohridi… Ohrid gezi yazımda, Ohrid Gölünün ve kasabanın nefis doğal güzelliğinden bahsetmiştim hatırlarsanız.
Bled Gölü de güzelliği ile Ohrid Gölü ile yarışır. Fakat bu karşılaştırmada bir fark var… İşte karşınızda, galibin hiç ama hiç önemli olmadığı, her iki tarafın da kazandığı nefis bir düello! Çünkü hangisinin daha güzel olduğuna karar vermek gerçekten zor!
İlk kez yurt dışı seyahati yapacaklara tavsiyeler isimli yazımda, duyu organlarımızı iyice açıp hayattaki her şeye, her şehre, her bir mekana, her bir insana, her bir olaya farklı bir gözle baktığımızda, normalde fark edemeyeceğimiz küçük güzellikleri rahatça algılayabileceğimizden söz etmiştim.
Daha çok “Bir Dinozorun Anıları” isimli kitabıyla tanınan Mina Urgan da benimkine benzer bir görüşü dile getiriyor:
Doğa herkese, özellikle acı çekenlere mutluluk sunmaya hazırdır her zaman. Yeter ki benliğimizin kafesinden, her bir yanı kapalı o daracık, o kapkaranlık kafesten çıkabilelim. Derin bir nefes alıp çevremize şöyle bir bakabilelim. Kör olmayalım, sağır olmayalım doğaya. (Mina Urgan, Bir Dinozorun Gezileri, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2016, s. 12)
Bled Gölü çevresinde gezerken, aynen Bob Ross’un programında resim yaparken söylediği gibi, bir sürü mutlu ağaç, mutlu bir göl, renkli ahşap evler, bembeyaz sevimli kuğular ile karşılaşacaksınız. Ve bu da aklımıza ister istemez Orhan Veli‘yi getirecek. Şöyle fısıldayacak kulağımıza: Gemliğe doğru, denizi göreceksin, sakın şaşırma!
Bled gölünün güzelliğini ve insan ruhunda yarattığı dalgalanmayı anlatmaya kelimeler yetmez. Siz siz olun, dünya gözüyle bu muhteşem kasabayı ve gölü bir an önce seyahat planlarınızın içine ilave edin. Bu hissi geciktirmeden yaşayın. Bled Gölü gezisi yapacak herkese şimdiden iyi yolculuklar, keyifli seyahatler diliyorum.
- Burada, merak edenler ve gitmeyi düşünenler için Salzburg gezi notları var: Salzburg Gezi Rehberi
- Burada da kendim nasıl gezdiğimi, yolculuğa çıkmadan önce neler yaptığımı tek tek anlattım: Nasıl Geziyorum?
- Ve son olarak, en az Bled kadar güzel, Avrupa’dan saklı cennetler: Saklı Cennetler
Bir başka gezi yazısında tekrar görüşmek dileğiyle!
En kısa zamanda gideceğim buraya. Zaten hep merak ediyordum.
Faydalı bilgiler için çok teşekkürler mein lieber Freund 😉
Rica ederim. Bitte! =)
Blogunuzla kısa bir süre önce karşılaştım. Turistik yazılardan farklı olduğunu düşünüyorum. Edebi ruhu da barındıran bir dille ele alınması beni mutlu etti. Slovenya Ljubljana’yà 2017 nisan ayında gitmiştim. Zagreb’ten kiraladığımız arabayla gitmiştik. Bir günü Bled ve Bohinj göllerine ayırmıştık. Yagmurlu bir gündü. Yemyeşil ülkeyi ve bu ülkenin göllerini de yeniden görmek isterim. Sevgiler.
Merhabalar.
Blogu beğendiğinize çok sevindim! Ben ne yazık ki Bohinj’e gidemedim. Henüz diyelim çünkü çok istiyorum. 🙂 Zagreb gezi notlarını da şu sıralar yazmaya çalışıyorum bir yandan, umarım kısa sürede yetiştirip yayınlayabilirim. Zagreb de küçük ama tatlı bir şehirdi benim için.
Selamlar, sevgiler.