Üsküp Gezisi 1. Bölüm
Herkese merhaba!
2016 yılının Eylül ayının sonlarına doğru, Pegasus Hava Yollarından önceden aldığım biletle Makedonya’ya uçtum. Gidiş-geliş toplam uçak bileti ücreti 350 TL tuttu.
Tek sıkıntı, yaşadığım yer Avcılar’dan Sabiha Gökçen’e ulaşım oldu. İstanbul’dan başkent Üsküp’e varış sürem, evden hava alanına gidiş süremden daha kısa sürüyor.
(Bu bloğa ilk kez geliyorsanız, benim hakkımda daha fazla bilgi almak için buraya bakabilirsiniz: Gezivita)
Makedonya, Türkiye’den vize istemeyen ülkeler arasında yer alıyor. Nüfusu 2 milyonun biraz üzerinde. Makedonya turu sırasında Üsküp ve Ohridi gezdim.
Bu yazıda buralardan izlenimlerimi paylaşacağım. Ancak yazıya geçmeden önce, en sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Makedonya ucuz bir ülke. Hem de gerçekten çok ucuz.
Üsküp Gezilecek Yerler
Uçuşum yaklaşık 1 saat 10 dakika sürüyor. Üsküp hava alanı, aynı Bodrum ve Zagreb Hava alanı gibi oldukça küçük. İndikten sonra para bozdurmak için yolcu çıkış kapısının önündeki döviz bürosunu kullanıyorum.
Makedonya para birimi dinar. 100 dinar, yaklaşık 5 TL’ye denk geliyor. 1 Euro da 60 Dinar. Buradaki döviz bürosu, TL’yi de kabul ediyor.
Hatta Türk Lirasını daha uygun kurdan dinara çevirdiği için, Euro’yu kullanmanıza hiç gerek yok. Yani Türkiye’de Makedon Dinarı bulmak için falan da kendinizi hiç boşuna yormayın.
Parayı bozdurduktan sonra, döviz bürosunun hemen bitişiğindeki Vardar Ekspress yazıhanesinden otobüs terminaline giden biletimi alıyorum. Ücreti: 175 Dinar.
Hava alanı ile terminal arası otobüsle yaklaşık yarım saat sürüyor.
İndikten sonra kalacağım hostele doğru yola koyuluyorum. Her otogarda olduğu gibi burada da etrafınızı saran taksiciler, taksi taksi diye adeta yakanıza yapışıyor.
Üsküp Gezi Notları
Kendilerine, benim gibi: “Teşekkür ederim istemiyorum, bugün yine her zamanki gibi çok naziksiniz” diyebilirsiniz çünkü bu taksiciler ya Türk ya da çat pat Türkçe biliyorlar.
Makedonya’daki ikinci günümde, resmi dilin dışındaki ikinci dilin Türkçe olduğunu kavradım ve İngilizceyi tamamen bir kenara bıraktım.
Makedonya’da, Yugoslavya dağılmadan önce yaşayan en büyük azınlık grubu Arnavutlardı. Arkasından Sırplar ve Türkler geliyordu. Aslında ülkedeki Türk nüfusu eskiden çok daha fazlaymış. Hatta Arnavutlardan da fazla. Dildeki bu durum, o dönemden miras…
Füruzan’ın gezi kitabı “Balkan Yolcusu” içindeki röportajlardan öğrendiğime göre, özellikle Üsküp’teki Türk nüfus 1950’li yılların ortalarından itibaren ayrılmaya başlamış.
(İçinde, bu kitabın da yer aldığı farklı seyahat kitaplarını tanıttığım videoyu izlemek için buraya tıklayabilirsiniz => Seyahat Kitapları)
1963 senesinde yaşanan deprem sonrası ise oldukça fazla sayıda insan Türkiye’ye göç etmiş. Arnavutların nüfus içerisinde ağırlığının artması ise tam bu döneme denk geliyor.
1989 yılında Makedon anayasasında değişiklik yapıldı. Daha önceden “Makedon, Arnavut, Türk ve diğer etnik grupların” cumhuriyeti olarak tanımlanan Makedonya, değişiklikten sonra “Makedonların ve diğer halk ve etnik grupların” cumhuriyeti olmuştu.
(Kaynak: İrfan Kaya Güler, Yugoslavya Neden Parçalandı?, Umuttepe Yayınları, Kocaeli, 2016, s. 130)
Türkiye Cumhuriyetinin, Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Makedonya’yı resmen tanıması ise 1992 yılında gerçekleşir. Bugün Makedonya, Balkanlarda Kosova, Arnavutluk ve Bosna Hersek’ten sonra en çok Müslüman nüfusun yaşadığı ülke.
Peki, Üsküp’te nerede kalınır? Shanti Hostel, konum olarak oldukça merkezi. Hem şehir merkezine hem de otogara çok yakın. Her ikisine de 10 dakika yürüme mesafesinde.
Resepsiyonistler son derece sıcakkanlı, hostelin atmosferi iyi ve kahvaltı fiyata dahil. Aileden ziyade genç gezginlere hitap ediyor burası.
Otogarın hemen yakınında, hostelin de karşısında kalan Vero AVM’nin içerisinde de döviz bürosu var, aklınızda bulunsun.
Bu alışveriş merkezinde en üst katta aynı bizdeki gibi yeme-içme yerleri ve içinde her şeyi bulabileceğiniz oldukça büyük bir market de var.
Hostele vardığımda, resepsiyondaki çocuklarla beraber henüz çekilmekte olan fotoğraf karesine dahil oluyorum.
Check-in saatinden erken geldiğim için valimizi bırakıyorum ve ilk iş olarak bir şeyler yemek için Vero AVM’ye gidiyorum. Arkasından, Üsküp turuma vakit geçirmeksizin Matka Kanyonu ile başlıyorum.
Üsküp Gezilecek Yerler
İlk durağım büyüleyici doğal güzelliğiyle Matka Kanyonu. Ancak toplu taşımayla ulaşım biraz sıkıntılı.
Şöyle ki; Matka Kanyonuna normalde otogardan kalkan 60 numaralı otobüs direk gidiyor. Ancak, panoda yazılı olan saatlere göre gelmesi gereken vakitte otobüs ortada yok.
Otogardaki küçük kulübelerden birinde, nihayet İngilizce bilen bir bayan görevli buluyorum. Onun söylediği saat ise panodaki saatten farklı. Panoda yazan saat geçiyor, bekliyorum, ancak onun söylediği saat de geçiyor, otobüs hala ortada yok…
Tam bu esnada karşıdan gelen bir çocuğa Türkçe biliyor musun deyince, yanındaki arkadaşını gösteriyor. Gösterdiği çocuk 15-16 yaşlarında.
Panodaki saatlerin doğru olup olmadığını ona sorduğumda onaylıyor ama görünümü biraz tuhaf. Soruma, gönülsüzce bir evet yanıtı çıkıyor ağzından. O bile kendisinden emin değil.
Bu sırada yanıma yanaşan taksiciler, otobüsle yaklaşık 45 dakika mesafedeki Matka Kanyonu’na beni 20 Euro’ya götürüp, orada 2 saat de bekledikten sonra geri getirebileceklerini söylüyorlar bozuk İngilizceleriyle.
Ne yapacağımı düşünürken sol tarafımdan bir ses geliyor: Do you speak English?
Sure diyorum. Soruyu soran Linda, Berlin’de yaşayan bir Macar. O da Matka Kanyonuna gidecek otobüsü soruyor bana.
Başımdan geçenleri anlatıp, ben de bilmiyorum diyorum. Linda ile konuşurken yanıma gelen iki kişi de yine bize aynı soruyu yöneltiyor. Bu iki kardeş de Türk çıkıyor 🙂
15 Euro’ya kadar inen taksiyle tam 4 kişi gitmeye karar verdiğimiz anda, geçen yaklaşık 1 saatlik süreden sonra, 60 numaralı otobüs nihayet perona yanaşıyor. Dördümüz de biniyoruz.
Üsküp Gezilecek Yerler
Matka Kanyonu
Matka Kanyonu, Üsküpe çok uzak değil. İndikten sonra bir 10 dakika kadar daha tepeye doğru yürümeniz gerekiyor. Böylece toplam varış süresi 1 saati buluyor.
Burası bir doğa harikası. Kanyonun içindeki gölde tekne turu yapabilir, kano kiralayabilir veya yürüyüş rotasını takip ederek bir nevi trekking yapabilirsiniz.
Aslında kanyonun içinde ziyarete açık çeşitli mağaralar da var ancak ben gitmedim.
Kanyonun hemen başında bir restoran ve onun yanında St. Andreas Kilisesi var. Kilise biz gittiğimizde kapalıydı. Yayalar için yapılan yürüyüş patikasının hemen başında ise bir levha göze çarpıyor.
Burada gerçekleştirdiği bir tırmanış esnasında düşüp hayatını kaybeden 19 yaşındaki genç dağcının anısına konulmuş.
Matka Kanyonunda yaklaşık 2-3 saat harcadım. Bunun çoğu patikada yürüyüş ve Linda ile sohbetle geçti. Arada durup kenardaki banklarda dinlendik.
Ama en önemlisi doğanın sessizliğini dinlemek, hissetmek, bol temiz hava ve oksijen. İstanbul’un ağdalı yaşantısından sonra burası gerçek anlamıyla bir terapi etkisi yaratıyor.
Romantik dönem İngiliz şairlerinden William Wordsworth de, şiirlerinde sıklıkla doğanın bu eşsiz gücüne vurgu yapmıştır.
Doğa, ona göre doğru muhakeme gücünün simgesi olarak, şehir yaşamının karmaşası ve çalkantılarını hafifletici niteliktedir.
Okuyucusunu alışılageldik bakış açısını terk etmeye davet ederek, mutsuzluğun kaynağının tek bir perspektifle hareket etmek olduğunu söyler. Hakikaten öyle…
Kanyonda yürüyerek oldukça ilerliyoruz. Bu esnada aklımın bir köşesinde de Walden Gölü’nün yazarı Henry David Thoreau var. Havanın kararmaya başlamasıyla karşıdan gelen kişi sayısı da azalınca, Linda ile bir süre sonra geri dönmeye karar verdik.
Kanyonun başına ne kadar mesafe kaldığı veya daha ne kadar gidilebileceği ile ilgili herhangi bir tabela olmaması en büyük eksiklik.
Tam o esnada karşıdan gelen üç kişilik grup da, bizden biraz daha ileriden döndüklerini ve ne kadar mesafe daha gidileceğini bilmediklerini söyleyince, birkaç fotoğraf karesi daha alıp geri dönüyoruz.
Üsküp Gezi Notları
Kanyonun başındaki kilisenin hemen önünde dinlenmek için beklerken Emircan ve İsmail Hakkı ile tanıştık. Aileleri Kosovalı olan bu iki genç oldukça hoşsohbet ve sıcakkanlı. Yaptıkları kano turundan sonra ıslanan paçaların kurumasını bekliyorlarmış. 🙂
İsmail Hakkı Arnavutça da biliyor. 4 kişi, bir sonraki otobüsü beklemeden tekrar Üsküp’e dönmeye karar veriyoruz. İsmail’in konuştuğu taksici yaklaşık 8-9 Euro’ya bizi götürmeye razı oluyor. Arabada sohbet koyulaşıyor.
İsmail Hakkının mezun olduğum üniversiteden, hatta benimle aynı fakülteden olduğunu öğrenince biraz da okul hakkında konuşuyoruz. Emircan da Hacettepe Üniversitesinde öğrenci. Kısa bir süre sonra Üsküp’e varıyoruz.
Akşam yemeği için çok sık tercih edilen, şehrin eski tarihi kısmında yer alan ve herhalde en bilinen restoranlarından Destandayız. Üsküp’te ne yenir? Tabii ki köfte. Balkanların meşhur köftesi Cevapci ısmarlıyoruz.
Bir diğer yemek seçeneği güveçte kuru fasulye. Yemeğin ardından vedalaşıyoruz.
Benim bir sonraki günkü programımda Üsküp’ün bilindik yerleri var: Rahibe Teresa Evi, Vodno Dağı ve tepesindeki Milenyum Haçı, Bit Pazarı, Arkeoloji Müzesi ve Üsküp Kalesi…
Seyahatlerim sırasında en çok kullandığım aplikasyonlar için şu yazıma bakabilirsiniz, çok işinize yarayacaktır => En İyi Seyahat Uygulamaları
Yazının devamı burada: Üsküp 2. Bölüm
Merhaba öncellikle çok teşekkür ederim böyle güzel yazilar yazdığınız için. Yazın vizesiz balkan ülkelerini gezmeyi planlıyoruz. Bir cok blog yazisi okumama ragmen Karadağ ve Makedonya ile ilgili doyurucu bilgiler bulamamıştım şimdi ise sorularımın cevapları karşımda. Umarım çok çok gezer ve yazarsiniz. Takipteyim. 🙂
Merhabalar! Çok sağolun, teşekkür ediyorum bu övgüleriniz için. Instagram sayfama da beklerim. Sorularınız olursa lütfen çekinmeyin. 🙂
Instagram hesabınızı takibe aldim. Yakinda sorularimla rahatsiz edebilirim. 🙂
Elbette. Yalnız bir ricam olacak, Instagram direct message yerine fotoğraf altlarına veya direk yorum olarak buraya yazarsanız çok memnun olurum. Hem de böylece herkes için bilgileri paylaşmış oluruz. Anlayışınız için teşekkür ediyorum.
Merhaba, birkaç ay sonra Üsküp’e gideceğim. İlk yurtdışı seyahatim olacak. Dönüş biletimi iki hafta sonrasına Saraybosna’dan aldım. Dönüş biletimin farkli ulkeden olmasi Makedonyaya ve sonrasında geçmeyi planladigim Arnavutluk ve Karadağ’a girişimde problem oluşturur mu sizce?
Merhaba.
Saydığın tüm ülkeler vizesiz. Dönüş biletin de yanında olduğuna göre hiçbir problem çıkacağını sanmıyorum ben. Belki bir iki basit soru sorarlar sınır geçişlerinde, o kadar. İyi tatiller.