İtalyanca
Buongiorno a tutti! Herkese merhaba!
Bir dilin yaygınlığı, iki ana kritere göre ölçülür. Bir; o dili ana dil olarak konuşan kişi sayısı, iki; sonradan da öğrenenlerle birlikte o dili kaç kişinin bildiği. Sevan Nişanyan, Kelimebaz isimli oldukça hoş kitabında şöyle devam ediyor:
Ethnologue’a göre, halen anadillerde liste başı olan on dil, sırasıyla; Çince, İspanyolca, İngilizce, Arapça, Hindi, Portekizce, Bengali, Rusça, Japonca ve Almanca. 60 milyon civarında nüfusu olan Türkçe listede 23. sırada gösterilmiş.
Asıl ilginç olan, bence anadili artı yabancı dil sayılarıdır; o dilin dünyadaki etkinliğini gösterir. Bu listede İngilizce açık farkla başta. Peşinden Mandarin Çincesi, İspanyolca, Arapça, Hindi, Fransızca ve Rusça geliyor.
Peki ya İtalyanca desem? İtalyanca öğrenmek mesela… İlk anda kulağa biraz tuhaf geliyor sanki. İçimden, biraz İtalyancadan bahsetmek geldi bu defa. Ne de olsa ikinci dil olarak seçtim kendime.
Nedir bu İtalyanca? İyi midir, hoş mudur? Kolay mıdır, zor mudur? Yoksa Hababam Sınıfındaki öğrencinin, tek bir kelimesini dahi anlamadığı yeni edebiyat hocası Zühtü’nün okuduğu divan şiirine karşılık söylediği gibi: Çince gibi bir şey mi bu?
Yazının esas kısmına geçmeden önce, bir internet sitesinden bahsetmek istiyorum size. Protranslate.net birçok dilde çeviri hizmeti gerçekleştiren, profesyonellerden oluşan bir girişim. Başta İtalyanca çeviri hizmeti olmak üzere, çeviri yaptıkları bir çok dil var: İngilizce, Arapça, Bulgarca, İspanyolca, Rusça… Aklınızda olsun, İtalyanca Türkçe tercüme – Protranslate aracılığıyla uygun fiyatlar üzerinden hizmetinizde!
Şimdi, kaldığımız yerden yani İtalyanca’dan devam edelim. 13. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülen İtalyanca, günümüzde İtalya’da ve ülkenin kuzey komşusu İsviçre’nin kimi kısımlarında konuşulan bir dil.
Slovenya’nın batısında da konuşulduğunu okumuştum ama Ljubljana‘da (Slovenya‘nın doğa harikası başkenti) kime sorduysam bilen çıkmadı. Belki de biraz daha batıya doğru gitmem gerekirdi Profesör Turnusol’un dediği gibi. (Tenten hastaları el kaldırsın!) Artık orasını bilemiyorum.
İtalya, yaklaşık iki bin yıl önce kurulan Roma İmparatorluğunun mirasçısı. Birliğini çok geç kuran (19. Yüzyılın sonları kabul edilir) bu ülkede konuşulan İtalyanca, aslında bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor.
Günümüzde, özellikle ekonomik merkez olan kuzey ile sıcak bir iklime sahip ve daha yoksul olan güney arasında ciddi farklılıklar mevcut. Bu farklılıklardan biri de dil alanında görülüyor: lehçe veya diyalekt farkı. Kimi zaman, iki taraf birbirinin ne söylediğini gerçekten anlamayabiliyor.
Bu durumun, oldukça uzun süren tarihsel bir arka planı var. Zira hangisi olursa olsun, diller birdenbire doğmaz. Aynı şekilde, oluştuktan sonra sürekli bir devingenlik gösterir, gelişir ve değişirler.
Latince’nin konuşma ve yazı dili olarak etkisini yitirmesiyle birlikte, özellikle 11. Yüzyıl başlarında bugünkü Fransa topraklarında yeni bir dil filizlenir: Fransızca. Vülger Latince yavaş yavaş bugün Roman dil ailesi dediğimiz grup içindeki (İspanyolca, Portekizce, Romence vb.) dilleri doğurmaya başlar.
Ekmek kelimesinin 4 Roman dilindeki karşılıklarını ele alalım:
İspanyolca => Pan
İtalyanca => Pane
Portekizce => Pao
Fransızca => Pain
Günümüzün İtalya topraklarında ise, üstte de söylediğim gibi 13. yüzyıl başında, Latince’den kimi yönleriyle farklılaşan ve bugün İtalyanca dediğimiz diğer dil doğar. Ancak bu da kendi içinde yörelere göre özellikle de konuşma dilinde farklılaşır.
İlahi Komedya isimli dünyaca ünlü şiiriyle tanıdığımız Dante Alighieri (1265-1321), bu yöresel dilleri tek bir çatı altında birleştirmeyi amaç edinir. Ancak yine yukarıda belirttiğim gibi, bunun bütünüyle gerçekleşmesi de ancak İtalyan Birliğinin kurulmasıyla, yani Dante’nin ölümünden yaklaşık 500 yıl sonra gerçekleşir.
Bu konuyla ilgili daha fazla detaya girmeden, şimdi genel bir yorumda bulunmak istiyorum ben dil hakkında. Önce şunu söylemek lazım: İtalyanca zor bir dil. Yani hakikaten zor.
Öğrenenlerin, öğrenmeye çabalayanların sabrını sınayan bir dil. Ancak zamanla alışıp sevmeye başlıyorsunuz. Hele, mecburiyetten değil de hobi olarak öğreniyorsanız, seveceğinizin garantisini veriyorum.
Gramer yapısı bakımından, İngilizcenin çok daha kolay olduğunu söyleyebilirim. Orta ve ileri seviyede İngilizceye sahip birçok kişinin bu görüşü paylaşacağına eminim.
En basitinden, cins isimlere bile eril ve dişil ayırımı yaparak, 1. dakikada siz daha ne olduğunu anlayamadan topu ağlarınıza yollamaktadır bu dil bir defa.
Arkasından her sözcüğün başına artikeller gelir. Bunları güzelce öğrenirsiniz. Daha sonra bu artikeller başka başka kelimelerle birleşir, yepyeni bir kelimeymişçesine karşınıza çıkarlar. Aşağıdaki örnekleri inceleyelim.
- İtalyancada eril isimler genelde -o veya -e ile, dişil isimler -a veya -e ile biter. Bu yüzden sonu -e ile biten özel kelimelerin dişil mi yoksa eril mi olduğunu ezberlemek gerekir.
- l’ombrello: şemsiye (Sesli harf ile başlayan eril isimler önüne “l” gelir)
- lo studente: öğrenci (s+sessiz harf, z, gn, ps harf ve harf grupları ile başlayan eril isimler önüne “lo” gelir.)
- il libro: kitap (Sessiz harf ile başlayan eril isimler önüne “il” gelir.)
- l’estate: yaz (Sesli harf ile başlayan dişil isimler önüne “l” gelir.)
- la finestra: pencere (Sessiz harf ile başlayan dişil isimler önüne “la” gelir.)
Araya fiilleri sıkıştırarak öğrenmeye devam edersiniz, bir bakmışsınız düzenliler kolayca öğrenilebiliyorken düzensizler odanız/eviniz misali almış başını gidiyor, topla toplayabilirsen. Ahh ah, nerede o İngilizcedeki basit -ed takısı hayıflanmaları eşlik eder, bu arada karşılaşmada çoktan 3-0 geriye düşmüş, soyunma odasına doğru yollanmaktasınızdır biçare….
İtalyanca’da fiiller -are, -ere ve -ire ile biter. Düzenli fiiller, kişilere göre altta belirtildiği gibi çekilir. Hepsi geniş zaman kipi ile çekilen örneklere bir bakalım.
- PARLARE: Konuşmak (Düzenli bir fiildir)
- Parl-o: Konuşurum/Konuşuyorum
- Parl-i: Konuşursun/Konuşuyorsun
- Parl-a: Konuşur/Konuşuyor
- Parl-iamo: Konuşuruz/Konuşuyoruz
- Parl-ate: Konuşursunuz/Konuşuyorsunuz
- Parl-ano: Konuşurlar/Konuşuyorlar
- LEGGERE: Okumak (Düzenli bir fiildir)
- Legg-o
- Legg-i
- Legg-e
- Legg-iamo
- Legg-ete
- Legg-ono
- DORMİRE: Uyumak (Düzenli bir fiildir)
- Dorm-o
- Dorm-i
- Dorm-e
- Dorm-iamo
- Dorm-ite
- Dorm-ono
Şimdi de düzensiz fiil çekimlerine bir bakalım.
- VOLERE: İstemek (Düzensiz bir fiildir. Bu nedenle -ere ile biten üstteki örnek fiil çekiminden farklı olarak her bir şahıs için fiil çekimi değişir)
- Voglio: İsterim
- Vuoi: İstersin
- Vuo: İster
- Vogliamo: İsteriz
- Volete: İstersiniz
- Vogliono: İsterler
- ANDARE: Gitmek (Düzensiz bir fiildir. Kişilere göre fiil çekimleri neredeyse tamamen değişir.
- Vado
- Vai
- Va
- Andiamo
- Andate
- Vanno
- POTERE: -e/-a bilmek. İngilizcedeki be able to’ya karşılık gelen fiil. Düzensiz bir fiildir. Burada da her bir fiil çekiminin oldukça değiştiğini görüyoruz.
- Posso
- Puoi
- Puo
- Possiamo
- Potete
- Possono
Yine rutin bir ders çıkışı, aklınıza Kayahanın, içinde “Hep karanlık, yeter artık, bir avuç kar beyazı, bir adım yol bana” sözleri geçen Hep Karanlık şarkısı düşer apansız, alakasız şekilde. Eve gidersiniz, yok kesin bırakıyorum bu kur sonunda, bari para verdik sonuna kadar öğrenelim bir şeyler, ne koparırsak kardır dersiniz kendi kendinize.
Ve sonra koltuğa uzanıp da eller kumandada RAI UNO’nun olduğu tuşa basınca, o salt fonetiğine bile hayran olunası dil yankılanır duvarlarda! Az önce vermiş olduğunuz karardan dönersiniz. Öyle ya, bu maçın bir de rövanşı vardır.
Sanki yarım bırakırsanız Alessandro Scarlatti peşinizden notalarıyla beraber kovalayacak gibidir. Ludovico Einaudi’yi bundan böyle hangi hakla dinlerim gibi düşünceler belirebilir zihninizde. Boccaccio, Alighieri ve Petrarca sizi köşeye sıkıştırır, boğazınızı sıkacak gibi olurlar.
Tamam yapmayın, devam ediyorum der, pes edersiniz. Filozof Nermi Uygur’un, “Şakımalı bir sarıp sarmalama” olarak tanımladığı İtalyanca işte böyle bir dildir. (Bu arada Nermi Uygur kitapları da okunmalı!)
Peki İtalyanca öğrenmek ne işe yarar? Bir defa dünyada en yaygın konuşulan dillerden biri olan İspanyolca’ya kapı açarsınız. İspanyolca ve İtalyancanın ses sistemleri benzerdir. Bazı kelimeler ortaktır. Bu oldukça önemli bir detay.
İngilizce biliyorsanız, İtalyancada İngilizceye benzer kalıpların ve kelimelerin olduğunu göreceksiniz. Bu oran bana göre kabaca %20-25 civarında. Çok da ufak bir oran sayılmaz.
- Generally: Generalmente
- Sense of humour: Senso dell’umorismo
- Campionato: Championship
- Suggestion: Suggerimento
- Military Service: Servizio Militare
- Desire: Desiderio
- Domestic: Domestici
- Accettare: Accept
- Normally: Normalmente
- Principale: Principal
Böylece İngilizce bilenler İtalyanca öğrenirken bazı kalıpları daha hızlı kavrayacaktır. Ayrıca, İtalyanca dil kursları genelde diğer dillere oranla çok daha uygun fiyatlı olur. Eğitim aldığım İstanbul İtalyan Kültür Merkezini tavsiye ederim.
Hatta hoca olarak da, imkanınız varsa özellikle ilk kurlarda Raffi Hoca’yı seçin. (Bu kurs merkezi kapandı, artık faaliyet göstermiyor ancak Raffi Demiryan İtalyanca özel ders veriyor.) Raffi Demiryan hakkındaki yazıma hemen bir bakın lütfen: Raffi Demiryan
Blogun ana temasını da destekleyen bir Latince deyişle bitirelim o halde: “Navigare necesse est, vivere non est necesse” : Gereken yelken açmaktır, yaşamak değil. Evet yelken açmak, yeni ülkelere, yeni şehirlere, yeni dillere…
Kullanışlı bir online İtalyanca sözlük için buraya tıklayın: Collins
Herkese şimdiden başarılar! In bocca al lupo!
Yazıda Yararlanılan Kaynaklar:
- Tore Janson, Dillerin Tarihi, Çev. Mehmet Doğan, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 2016
- Steven Roger Fischer, Dilin Tarihi, Çev. Muhtesim Güvenç, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017
- Sevan Nişanyan, Kelimebaz, Everest Yayınları, İstanbul, 2016
[İtalyanca diyalekt farkları fotoğrafı için kaynak: John Kinder&Vincenzo Savini, Using Italian: A Guide to Contemporary Usage, Cambridge University Press, New York, 2004]
Stai calma e parla italiano 😉
Sono d’accordo! Meglio tardi che mai! 🙂