Kitap Sevenler Cemiyeti

Kitap Sevenler Cemiyeti

Herkese merhaba.

Kısa bir süre önce okuduğum bir kitabın tanıtımıyla karşınızdayım. Yazarımız Halil Solak. Kitabın ismi: Kitap Sevenler Cemiyeti. Alt başlığı: Kütüphaneler, Aşklar ve Tesadüfler

Benim gibi kitap aşığı birinin bu türden bir kitabı okuması tesadüf olmayabilir diye düşünebilirsiniz. Ama aslında ben bu kitabı tamamen bir tesadüf eseri keşfettim.

Genel durumun aksine, arayıp bulduğum bir kitap değil yani.

Taksim Mephisto’ya yaptığım rutin ziyaretlerden birinde, ortadaki masaya dizilmiş – ve çoğu yeni çıkmış- kitaplara şöyle bir göz atarken, bir anda ismiyle beni can evimden vurdu! “Kitap Sevenler Cemiyeti: Kütüphaneler, Aşklar ve Tesadüfler

Kapak fotoğrafı da çok hoşuma gidince, düşünmeksizin satın aldım.

Kitabın önsözünde yazar Halil Solak, Ali Birinci’den şöyle bir söz alıntılamış: “Bir kitabı almayıp pişman olacağıma, alır öyle pişman olurum.”

Benimki de biraz buna benziyor. Yani aslında yazarı hakkında en ufak bir bilgim olmamasına karşın kitabı satın aldım. Ama hiç pişman olmadım. Nitekim yazarın üslubunu beğendiğimi söyleyebilirim.

Kitap Sevenler Cemiyeti

Bu kitap, tam da benim gibi bilgiye her zaman aç olan ve okuyup yeni bir şeyler öğrenmekten, dağarcığına yeni bilgiler katmaktan büyük bir haz alan birine hitap edecek cinsten…

Son derece didaktik bir yayın olan bu kitap, her biri en fazla dört-beş sayfadan oluşan kısa makalelerden oluşuyor. 2023 yılında basılmış.

Yazar kitabını, her bir bölümde farklı konularda yazılmış makaleler olacak şekilde altı bölüme ayırmış. Farklı makaleler ama ana tema aynı: kitap ve kitap sevgisi.

Bölüm başlıkları şöyle:

  1. Kitap Yolunda Maceralar
  2. Kitabı Sevmek
  3. Bir Ömür Kitap
  4. Bir Şans Eseri Olarak Sahaflara Düşmek
  5. Kütüphane, Nasıl Bir Yer?
  6. Okur-Yazarların Dünyası

Örneğin birinci bölümdeki “Saraydan Bavula, Bavuldan Kasaya: 189 Osmanlı Belgesinin Payitahta Dönüşü” başlıklı makale, Ruşen Eşref Ünaydın’ın aslında Topkapı Sarayı Arşivine ait olduğu halde Atina’daki büyükelçiliği sırasında tesadüfen karşısına çıkan önemli Osmanlı belgelerinin yurda dönüş hikayesini anlatıyor. Ve elbette bu hikayede Ünaydın’ın rolünü…

Aynı bölümde “Ben Bu Tılsımı Bozarım: Tılsımlı Kitaplara Dair Bir Güftugu” başlıklı bir makale var.

Burada da Sümer, Asur, Babil ve Osmanlı kültürlerinde tılsım, büyü, astroloji, fal gibi konulara ilişkin son derece ilginç bilgiler anlatılmış.

(Çok kısaca bahsedilmekle beraber, Kronik Kitap tarafından basılan “Sarsılan Saray” başlıklı kitapta da bu türden bazı bilgiler yer alıyor. Onunla ilgili yazım da burada: Sarsılan Saray)

Reşad Ekrem Koçu

Kitabı Sevmek başlıklı ikinci bölümde yer alan “İstanbul Ansiklopedisine Değen Anne Eli” makalesinde ise Reşad Ekrem Koçunun İstanbul Ansiklopedisine annesinin yaptığı katkı anlatılmış. Okurken gülümsedim.

(Burada, Koçu ve Ansiklopedisi ile ilgili yazmış olduğum bir yazım var benim de: Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu Sergisi)

Kitap Sevenler Cemiyeti

Bir Ömür Kitap başlıklı üçüncü bölümün ilk makalesi olan “Müteferrika’nın Hayaleti” ilk Türk matbaası hakkında bilgi veriyor.

Ancak bu makaleyi öne çıkaran en önemli detay, hiç kuşkusuz, bu matbaaya ait bir resmin de paylaşılıyor oluşu.

Bir Şans Eseri Sahaflara Düşmek başlıklı beşinci bölümdeki yazılarda ise kitapların sahaflara nasıl düştüklerini, başlarından geçen maceraları okuyoruz.

Okurken en çok dikkatimi çeken, bir sürü değerli eserin çöpten bulunduğunu öğrenmek oluyor. Oldukça hazin.

Ancak belki de Türkiye gerçeklerini düşününce son derece sıradan bir manzara öyle değil mi?

Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz

Kütüphane, Nasıl Bir Yer? başlıklı beşinci bölümün, “Atlar, Eşekler, Develer: Gezici Kütüphaneler” başlıklı yazısında ise önce dünyada gezici kütüphanelerin kısa bir tarihini okuyoruz.

Hemen ardından, bunlardan ülkemizde bilinen en önemli örneği, yani Ürgüplü Mustafa Güzelgöz’ü, Eşekli Kütüphaneci’yi yeniden hatırlıyoruz. (Eğer hala okumadıysanız, sakın daha fazla geç kalmadan hemen Fakir Baykurt’un aynı isimli kitabını da okuyun!)

Altıncı ve son bölümün en dikkat çekici yazılarından biri ise bilimsel araştırmalarda kullanılan bilgi fişlerinin anlatıldığı kısımdı.

Buradaki “Eski Bir Metod İçin Karıştırdığım Çekmeceler” başlıklı yazıda, Halil İnalcık, Nihad Sami Banarlı, Fuat Köprülü gibi bilim insanlarının çalışma metodolojisi ile ilgili çok önemli detaylar edineceksiniz.

Ve o son derece nitelikli, önemli ve detaylı eserlerin nasıl yazıldığını daha yakından kavrayacaksınız.

Kitap Sevenler Cemiyeti

Bilmediğim bir sürü yazar ve kitap ismiyle de beni buluşturan bu kitapla ilgili olarak, eleştiri mahiyetinde söyleyebileceğim tek şey, aynı Celal Şengör kitaplarında da gördüğümüz gibi, bilim insanı yerine sürekli olarak bilim/ilim adamı kavramının kullanılması oldu.

(Okuyup beğendiğim Celal Şengör kitapları yazıma da buradan bakabilirsiniz => Celal Şengör Kitapları)

Elbette kitapta anlatılan konuların mahiyeti gereği, çok sık Arapça sözcük kullanılmış. Sık sık Türkçe sözlüğe başvurmanız olası. Bunu da kitabı okumaya başlamadan önce akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Instagram: @Gezivita

Bitirirken yazarın eline sağlık diyor, kitaba beş üzerinden beş yıldız veriyorum.

Daha fazla kitap önerisi için, Gezivita Youtube kanalımdaki şu videoya bakabilirsiniz: Okuduğum Kitaplar

Kitapla ve sevgiyle kalın!

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.